Numara : 64
Tarih : 26.12.2002
VERGİ  SİRKÜLERİ
NO: 2002/64
 
  
KONU
 
Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapan 4775 Sayılı Kanun
 
 
“Gelir Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, 4306 Sayılı Kanun, 4481 Sayılı Kanun ve 4562 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında” 4775 Sayılı Kanun T.B.M.M. Genel Kurulu’nda 19 Aralık 2002 tarihinde görüşülerek kabul edilmiştir.
 
Söz konusu 4775 sayılı Kanun Cumhurbaşkanınca onaylanıp Resmi Gazetede yayımlanmadığı için henüz yürürlüğe girmemiştir. Ancak bu Kanun ile vergi kanunlarında yapılan düzenlemelerin güncelliği ve önemi nedeniyle, sizlerden gelen talepleri de dikkate alarak yapılan vergi düzenlemelerini bilginize sunmayı uygun gördük.
 
1. Genel Açıklama
4775 sayılı Kanun esas itibariyle “Nereden buldun?” veya “Mali Milat” olarak bilinen ve 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan düzenlemeleri kaldırmak amacıyla hazırlanmıştı. Ancak Tasarının Meclis’teki görüşmeleri sırasında bazı ilaveler yapılarak, gerçek kişilerin Hazine bonosu ve Devlet tahvili gelirlerinde istisna uygulaması, repo, mevduat faizi ve özel finans kurumu kar paylarının beyan dışında bırakılması ile Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28 inci maddesindeki iştirak hissesi ve gayrimenkul satış kazanç istisnasının süresinin uzatılmasının da bulunduğu diğer düzenlemeler de Kanunda yer almıştır.
 
Kısaca hatırlanacak olursa “Nereden buldun?” olarak bilinen düzenleme ile gelir vergisinde kaynak teorisine göre vergilemeden net artış teorisine göre vergileme sistemine geçilmişti. Buna göre, 1 Ocak 2003 tarihinden sonraki tasarruf ve harcamalarının, daha önce gelir vergisine tabi tutulan veya vergiden istisna edilen ya da vergiye tabi olmayan gelirlerinden kaynaklandığını tevsik edemeyen gerçek kişiler, bu tasarrufları ve harcamaları için vergiye tabi tutulabileceklerdi. Söz konusu Yasa bu uygulamaya dayanak oluşturan Gelir Vergisi Kanununun 1, 2, 80, mükerrer 80, 81, mükerrer 81 ve 82 nci maddelerini değiştirerek bu konudaki düzenlemeleri kaldırmıştır. Aynı paralelde düzenlemeyi içeren Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrasının 7 numaralı bendi de yürürlükten kaldırılmak suretiyle, bir anlamda bu konudaki bütün tereddütler giderilmiştir.
 
2. Gelir Vergisinde Kaynak Teorisine Geri Dönüş
Gelir Vergisi Kanununun 4775 sayılı Kanun ile değişik 1 inci maddesine göre gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratlarının safi tutarı olarak tanımlanmıştır. Böylece, aynı maddede daha önce yer alan ve “Nereden buldun?” sistemine göre vergilemeye dayanak oluşturan “tasarruf veya harcamasına kaynak teşkil eden” ibaresi kaldırılmıştır.

GVK’nun 2 nci maddesinde aynı paralelde yapılan düzenleme ile gelire giren 7 numaralı kazanç ve irat olarak “diğer kazanç ve iratlar” a yer verilmiştir. Böylece, aynı numaralı bentte daha önce yer alan “kaynağı ne olursa olsun” ibaresi kaldırılmak suretiyle 1 inci maddede yapılan düzenlemeye paralellik sağlanmıştır.

3. Değer Artışı Kazançlarının Vergilendirilmesi
GVK’nun 80 inci maddesinde yapılan değişiklikle; GVK’nun bu maddeden önceki bölümlerinin dışında kalan kazanç ve iratların değer artışı kazançları ve arızi kazançlar olarak vergiye tabi gelire dahil olduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede Mükerrer 80 inci madde yeniden düzenlenerek değer artış kazançlarının ne olduğu tanımlanmıştır.

Mükerrer 80 inci Maddeye göre aşağıda belirtilen kazançlar, değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

“1. İvazsız olarak iktisap edilenler ile üç ay süreyle elde tutulan ve Türkiye’de kurulu menkul kıymet borsalarında işlem gören hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar.
2. 70 inci maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı hakların (ihtira beratları hariç) elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
3. Telif haklarının ve ihtira beratlarının müellifleri, mucitleri ve bunların kanunî mirasçıları dışında kalan kimseler tarafından elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
4. Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
5. Faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançlar.
6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak dört yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.).

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.
Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının on milyar liralık kısmı gelir vergisinden müstesnadır.

Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler uygulanır.”

Mükerrer 80 inci maddenin 1 numaralı bendinde yapılan değişiklik hisse senetleri ile diğer menkul kıymetlerden elde edilen alım-satım kazançlarının vergilendirilmesine yönelik olarak 1999-2002 yılları arasında geçerli düzenlemeye göre bazı farklılıklar göstermektedir. 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren geçerli olacak yeni düzenlemeye göre hisse senetleri ve diğer menkul kıymetlerden elde edilen aşağıdaki kazançlar değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulacaktır.

- Türkiye’de kurulu menkul kıymet borsalarında işlem gören hisse senetlerinin üç aydan daha az süreyle elde tutulmasından sonra elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar,
- Türkiye’de kurulu menkul kıymet borsalarında işlem görmeyen hisse senetlerinin hangi sürede olursa olsun elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar,
- Hisse senetleri dışındaki menkul kıymetlerin (her nevi tahvil ve bono dahil) hangi sürede olursa olsun elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar.

Hisse senetleri dışındaki menkul kıymetlerden olan Devlet tahvili ve Hazine bonolarının alım-satım kazançları da değer artışı kazancı olarak vergiye tabidir. Ancak bu gelirlerle ilgili olarak aşağıda açıklayacağımız bazı özel düzenlemeler vardır.

Aşağıda belirtilen menkul kıymetlerden elde edilen değer artış kazançları ise vergileme dışında kalacaktır.
- İvazsız (veraset veya bağış yoluyla) olarak iktisap edilen hisse senetleri ile diğer menkul kıymetlerin hangi sürede olursa olsun elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar,
-  Türkiye’de kurulu menkul kıymet borsalarında işlem gören hisse senetlerinin üç aydan daha fazla süreyle elde tutulmasından sonra elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar.

Yapılan değişiklik sonrasında, bir takvim yılı içerisinde elde edilen değer artış kazancı toplamının 10 milyar liralık kısmı gelir vergisinden istisna edilmiştir. İstisna tutarı, 1999-2002 yılları diğer kazanç ve iratlarında (değer artışı kazancı) 3,5 milyar lira olarak uygulanıyordu. Ancak bu tutar Geçici 56 ncı Maddenin D bendinde belirtilen kazanç grupları için ayrı ayrı uygulanıyordu. 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren ise söz konusu istisna tutarı gelir vergisi tarifesinin birinci ve ikinci gelir dilimi toplamının yarısı olarak uygulanacaktı. 4775 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik, istisna tutarını her türlü değer artışı kazancı toplamı için 10 milyar lira olarak sabitlemiştir. Bakanlar Kurulu’nun bu istisna tutarını artırma yetkisi de bulunmamaktadır (Gelir Vergisi Kanunundaki had ve oranlarda değişiklik yapma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki veren mükerrer 123 üncü maddesinde mükerrer 80 inci madde yer almamıştır). Dolayısıyla zaman içerisinde paranın satın alma gücünde meydana gelen azalışa bağlı olarak istisna tutarı da reel düzeyini koruyamayacaktır. Bu istisna tutarının güncelleştirilmesi ancak yasa değişikliği ile mümkün olabilecektir.

4. Vergilendirilmeyecek Değer Artışı Kazançları
4775 sayılı Yasanın vergilendirilmeyecek değer artışı kazançlarını düzenleyen 81 inci maddede yaptığı değişiklik, net artış teorisinden kaynak teorisine geri dönüşe uyumu sağlayıcı düzenlemelerden ibarettir. Bu çerçevede, veraset yoluyla veya ivazsız olarak meydana gelen intikallerin gelir vergisine tabi tutulmayacağını belirten 4 numaralı bent yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak bu bentin yürürlükten kaldırılması, belirtilen şekilde meydana gelen intikallerin artık gelir vergisine tabi tutulacağı anlamına gelmemektedir. Çünkü bu intikaller kaynak teorisinde gelir vergisinin konusuna girmediği için zaten vergileme dışında kalmaktadır.

Aynı maddede 5 numaralı bent olarak yer alan ve iktisap şekli ne olursa olsun, hisse senetleri ve portföyünün en az % 51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan menkul kıymetler yatırım fonu katılma belgelerinin, iktisap tarihinden başlayarak bir yıldan fazla süreyle elde tutulduktan sonra elden çıkartılmasından sağlanan kazançları vergi dışında bırakan düzenleme de yürürlükten kaldırılmaktadır. Bunun yerine, yukarıda açıkladığımız mükerrer 80 inci maddenin 1 numaralı bendindeki düzenleme getirilmektedir.

Vergilendirilmeyecek değer artışı kazançlarını düzenleyen 81 inci madde aağıdaki gibidir.
 
“Vergilendirilmeyecek değer artışı kazançları
Madde 81. – Aşağıdaki yazılı hallerde değer artışı kazancı hesaplanmaz ve vergilendirilmez :
1. Ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde, kanunî mirasçılar tarafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından işletmeye dahil iktisadî kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (bilanço esasına göre defter tutuluyorsa bilançonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması.
2. Kazancı bilanço esasına göre tespit edilen ferdi bir işletmenin bilançosunun bir sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devir alan şirketin bilançosuna aynen geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması (Bu ortaklık payını temsil eden hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.).
3. Kollektif ve adi komandit şirketlerin bu maddenin (2) numaralı bendinde yazılı şartlar dahilinde nev’i değiştirerek sermaye şirketi haline dönüşmesi (Kollektif ve adi komandit şirketlerin şekil değiştirerek anonim şirket haline dönüşmesi halinde şekil değiştiren kollektif ve adi komandit şirketlerin ortaklarının anonim şirketteki ortaklık paylarını gösteren hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır.).”

5. Değer Artışında Safi Kazancın Tespiti
4775 sayılı Kanun, daha önce yürürlükten kaldırılan mükerrer 81 inci maddeyi yine net artış teorisinden kaynak teorisine geçiş çerçevesinde yeniden düzenlemiştir. Ancak yeni düzenleme gerek 1999-2002 yıllarında geçerli olan gerekse 2003 yılından sonra geçerli olacak değişiklik öncesi düzenlemeye göre farklılıklar içermektedir. Vergiye tabi gelirin belirlenmesinde net artış teorisinden vazgeçilmesine paralel olarak yer alan bazı düzeltmelerin dışında getirilen düzenleme aşağıdaki noktalarda eskisine göre farklılık göstermektedir.

  - Aynı yıl içinde birden fazla menkul kıymet alınıp satılması halinde, bunların kazancının birlikte hesaplanacağı ve alım-satımın birinden doğan zararın diğerinin karından mahsup edileceğine yönelik düzenlemeye, yapılan değişiklikte yer verilmemiştir.
  - Menkul kıymetlerin elden çıkartılmasında, iktisap bedelinin TEFE endekslemesine tabi tutularak vergiye tabi kazancın belirlenmesinin yanısıra alternatif safi kazanç belirleme şekli olarak yer alan, toplam gelire GVK madde 76’da yer alan indirim oranının (enflasyon indirimi) uygulanması yöntemi yeni düzenlemede yer almamıştır.

Bununla birlikte, kurumlar dahil dar mükelleflerin, yabancı sermaye mevzuatına göre ilgili mercilerden izin almak suretiyle, Türkiye’ye bizzat getirdikleri nakdi ve ayni sermaye karşılığında iktisap edilen menkul kıymetler ve iştirak hisselerinin elden çıkartılmasından doğan kazancın hesabında kur farkından kaynaklanan artışların esas alınmayacağı düzenlemesi korunmuştur.

Ayrıca mal ve hakların elden çıkartılmasında, iktisap bedelinin söz konusu kıymetlerin elden çıkartıldığı ay hariç olmak üzere DİE tarafından belirlenen toptan eşya fiyat indeksindeki artış oranında artırılarak kazanç tespiti uygulaması da devam edecektir.

6. Vergilenecek Arızi Kazançlar
4775 sayılı Kanun, yine net artış teorisinden kaynak terorisine geri dönüş düzenlemeleri çerçevesinde, vergiye tabi arızi kazançları tanımlamıştır. Buna göre Gelir Vergisi Kanununun değişik 82 nci maddesinde sayılan aşağıdaki kazançlar arızi kazanç olarak vergiye tabi tutulacaktır.

1. Arızi olarak ticarî muamelelerin icrasından veya bu nitelikteki muamelelere tavassuttan elde edilen kazançlar.
2. Ticarî veya ziraî bir işletmenin faaliyeti ile serbest meslek faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi, henüz başlamamış olan böyle bir faaliyete hiç girişilmemesi, ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen hâsılat.
3. Gayrimenkullerin tahliyesi veya kiracılık hakkının devri karşılığında alınan tazminatlar ile peştemallıklar (kiracıya ait tesisat ve malların tahliye ve devri sırasında kiralayan veya yeni kiracıya devrinde doğan kazançlar dahil).
4. Arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla tahsil edilen hâsılat.
5. Gerçek usulde vergiye tâbi mükelleflerin terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançlar (zarar yazılan değersiz alacaklarla, karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil).
6. Dar mükellefiyete tâbi olanların 45 inci maddede yazılı işleri arızi olarak yapmalarından elde ettikleri kazançlar.

Bir takvim yılında (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde yazılı olan kazançlar (henüz başlamamış olan ticarî, ziraî veya meslekî bir faaliyete hiç girişilmemesi ile ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen kazançlar hariç) toplamının on milyar liralık kısmı gelir vergisinden müstesnadır. Söz konusu istisna tutarı 1999-2002 yıllarında 1ila 4 numaralı bentleredki kazançların her biri için 3,5 milyar lira olarak uygulanmıştı. 4775 sayılı Kanun söz konusu değişikliği yapmasaydı 2003 yılından itibaren elde edilen bütün arızi kazanç toplamı için gelir vergisi tarifesinin birinci ve ikinci gelir dilimi toplamının yarısı olarak uygulanacaktı.

Bakanlar Kurulu’nun bu istisna tutarını artırma yetkisi bulunmamaktadır (Gelir Vergisi Kanunundaki had ve oranlarda değişiklik yapma konusunda Bakanlar Kuruluna yetki veren mükerrer 123 üncü maddesinde 82 nci madde yer almamıştır). Dolayısıyla zaman içerisinde paranın satın alma gücünde meydana gelen azalışa bağlı olarak istisna tutarı da reel düzeyini koruyamayacaktır. Bu istisna tutarının güncelleştirilmesi ancak yasa değişikliği ile mümkün olabilecektir.

7. Devlet Tahvili ve Hazine Bonolarındaki İstisnanın Geçerlilik Süresi 2005 Yılına Uzatıldı, 2003 Yılında İhraç Edilenler İçin de İstisna Tanındı
Devlet tahvili ve Hazine bonolarının elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar belirli tutarı aşmaları halinde, elde bulundurma süresine bakılmaksızın beyanname ile beyan edilmek suretiyle vergiye tabi tutulmaktadır. Bu çerçevede, daha önce GVK  Geçici Madde 59’daki düzenleme gereği, 26/7/2001-31/12/2002 tarihleri arasında ihraç edilen kamu kağıtlarından elde edilen faiz ve alım satım-kazancı toplamına her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak 31/12/2004 tarihine kadar uygulanacak olan 50 milyar liralık istisnanın süresi uzatılmıştır. Ayrıca 2003 yılında ihraç edilecek kamu borçlanma kağıtları için de aynı istisna tanınmıştır.
 
Buna göre, 26/7/2001-31/12/2003 tarihleri arasında ihraç edilen kamu kağıtlarından elde edilen faiz ve alım satım-kazancı toplamına 31/12/2005 tarihine kadar, yine 50 milyar liralık istisna kümülatif olarak her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacaktır. Söz konusu istisna uygulamasında, Devlet tahvili ve Hazine bonolarının elden çıkartılmasından sağlanan kazançlar ile bunların faizlerinin enflasyon indiriminden sonraki tutarları dikkate alınmaktadır. Diğer yandan bu istisnadan yararlananlar GVK Mükerrer Madde 80’de yer alan 10 milyar liralık istisnadan yararlanamayacaklardır.
 
8. Mevduat Faizi, Repo, Yatırım Fonu Kar Payı ve ÖFK Kar Payları Beyan ve Vergi Dışı
Mevduat faizi, repo, menkul kıymet yatırım fonlarının katılma belgelerine ödenen kar payları ve özel finans kurumlarından (ÖFK) elde edilen kar payları için Gelir Vergisi Kanununun  geçici 55 inci maddesi gereğince 2002 yılı sonunda sona erecek olan beyanname vermeme uygulamasının süresi 2003 yılı sonuna kadar uzatılmıştır. Buna göre, 2003 yılında söz konusu gelirleri elde eden gerçek kişiler, bu gelirleri için tutarları ne olursa olsun beyanname vermeyeceklerdir.

9. Dört Yıldan Fazla Elde Tutulan Konutların Elden Çıkartılmasından Sağlanan  Kazançlar Vergi Dışı 
Gelir Vergisi Kanununun geçici 46 ncı maddesine göre, 31/12/2008 tarihine kadar uygulanmak üzere; iktisap şekli ne olursa olsun, beş yıldan fazla elde tutulan (veraset yoluyla iktisap edilenlerde beş yıllık süre şartı aranmaz); konutlar ile köy kıymet beyan defterine kayıt edilmesi gereken gayrimenkullerin elden çıkartılmasından doğan kazançlar gelir vergisinden müstesnadır. 4775 sayılı Kanun bu maddedeki beş yıllık elde bulundurma süresini dört yıla indirmiştir. Buna göre, iktisap tarihine bakılmaksızın, 2003 yılından itibaren elden çıkarılan konutlar ve sözü edilen nitelikteki gayrimenkuller en az dört yıl süreyle elde tutulmuşlarsa, sağlanan kazanç vergi dışında bırakılacaktır.
 
10. KVK Geçici 28 inci Maddesindeki İştirak Hissesi ve Gayrimenkul Satış Kazancı İstisnası ile Emisyon Primi Kazanç İstisnasının Uygulama Süresi 2003 Yılı Sonuna Uzatıldı
4775 sayılı Kanunun yaptığı önemli düzenlemelerden birisi, sermayeye ilave edilen  iştirak hissesi ve gayrimenkul satış kazancına tanınan ve 2002 yılı sonunda sona erecek  olan kurumlar vergisi istisnası ile emisyon primi kazanç istisnasının GVK madde 94/6-b-ii gereği yapılacak stopajdan istisna tutulması uygulamasının süresini 2003 yılı sonuna kadar uzatmış olmasıdır. Söz konusu istisnaları düzenleyen Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28 inci maddesindeki süre 31/12/2003 olarak değiştirilmek suretiyle, maddede tanımlanan satış ve ayni sermaye koyma işlemleriyle bağlantılı kazancın 2003 yılı sonuna kadar kurum sermayesine ilavesi halinde, kurumlar vergisinden istisna edilmesi sağlanmıştır. Söz konusu istisnadan yararlanabilecek nitelikteki gayrimenkul satışları Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 10 uncu maddesi çerçevesinde katma değer vergisinden de istisna edilecektir.
 
Bu düzenlemeyle KVK Geçici Madde 28’in (b) fıkrası gereği emisyon primi kazanç istisnasının gelir vergisi stopajından istisna tutulması uygulamasının süresi de 2003 yılı sonuna kadar uzatılmış olmaktadır.
 
11. Eğitime Katkı Payı Tutarları Daha Fazla Artırılabilecek
Sözü edilen Kanun eğitime katkı payı ödemelerinde de değişiklikler yapmıştır. Buna göre 4306 sayılı Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkındaki Kanunun Geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının 1, 4, 5, 7 ve 9 numaralı bentlerinde yer alan işlem ve kağıtlar için 2002 yılında uygulanan maktu tutarlar kanuni tutarlar olarak yeniden belirlenmiştir. Böylece 31/12/2010 yılına kadar alınacak eğitime katkı payının (EKP) üst sınırının belirlenmesinde Bakanlar Kuruluna fazladan artış yetkisi sağlanmış olmaktadır. Bu düzenleme yapılmasaydı, örneğin vergi dairelerine verilen beyannamelerden alınabilecek eğitime katkı payı tutarı en fazla 5.000.000 lira olarak belirlenebilecekti. Bu düzenleme ile bu beyannamelerden 2002 yılında alınan 4.000.000 liralık EKP tutarı kanuni had olarak belirlenmek suretiyle Bakanlar Kuruluna önümüzdeki yıllarda bu tutarı 40.000.000 liraya kadar artırma yetkisi sağlanmış olmaktadır.
 
Eğitime katkı payında yapılan diğer bir düzenleme, at yarışlarında oynanan her bir bilet için maktu olarak alınan EKP’nin 2003 yılından itibaren artık nisbi esasta alınacak olmasıdır. Buna göre, at yarışlarında oynanan her bir bilet bedelinin yüzde 5’i EKP olarak alınacaktır.
 
12. Özel İşlem ve Özel İletişim Vergileri 2003 Yılında da Alınacak
4775 sayılı Kanun, 2002 yılında sona erecek olan özel işlem ve özel iletişim vergilerinin uygulama süresini 2003 yılına kadar uzatmıştır. Buna göre her nevi cep telefonu işletmecileri tarafından verilen (ön ödemeli kart satışları dahil) tesis, devir, nakil ve haberleşme hizmetleri 2003 yılı sonuna kadar % 25 oranında özel iletişim vergisine tabi tutulmaya devam olunacaktır. Diğer yandan, eğitime katkı payı alınan işlemler ve kağıtlardan aynı tutarda alınan ve 2002 yılında sona erecek olan özel işlem vergisi 2003 yılı sonuna kadar alınmaya devam edilecektir.
 
13. Diğer Düzenlemeler
Söz konusu Kanun, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununda yaptığı değişiklik ile at yarışlarından elde edilen ikramiyeler de stopaj suretiyle veraset ve intikal vergisine tabi tutulur hale getirilmiştir. Bu düzenleme 1 Şubat 2003 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.
 
Diğer bir düzenleme ile de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Rekabet Kurumu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Telekomünikasyon Kurumu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Şeker Kurumu ve Kamu İhale Kurumunun elde ettikleri gelirlerin belirli bir kısmının Bütçeye aktarılabilmesine imkan tanıyan düzenleme yapılmıştır.
 
4775 sayılı Kanun son olarak, Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 28 inci maddesinde yer alan ve 4325 sayılı Kanundaki vergi istisnalarının, kişi başına düşen milli gelir tutarı 3.500 ABD Dolarından daha az olan illerdeki mükellefler için de uygulanmasını öngören düzenlemenin başlangıç tarihini 31/12/2003 tarihine kadar uzatmıştır.

Saygılarımızla,
 
DRT Denetim Revizyon Tasdik
Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.