VERGİ  SİRKÜLERİ

NO: 2011/70

KONU: Danıştay, KKDF oranını arttıran Bakanlar Kurulu Kararının Uygulama Esaslarına İlişkin Olarak Maliye Bakanlığının Yapmış Olduğu Düzenlemenin Yürütmesini Sabit Oranlı TL Tüketici Kredileri Bakımından Durdurdu.

Danıştay 10. Dairesi 13/05/2011 tarihinde almış olduğu E: 2010/14697 sayılı Karar ile sabit oranlı Türk Lirası tüketici kredilerinde de 2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 28/10/2010 tarihinden geçerli olarak % 10’dan % 15’e yükseltilen KKDF oranının uygulanması gerektiği yönündeki Maliye Bakanlığı düzenlemesinin yürütmesini durdurmuştur. Buna göre, 28/10/2010 tarihinden önce kullandırılan sabit oranlı tüketici kredileri için bu tarihten sonra yapılacak KKDF ödemelerine eski % 10 oranı uygulanması esası benimsenmiştir.

Bilindiği üzere, 28/10/2010 tarihli ve 27743 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Kararın yayımı tarihi olan 28/10/2010 tarihinden itibaren, Bankalar ve Finansman Şirketlerince kullandırılan tüketici kredilerinde (ticari amaçla kullanılmamak kaydı ile gerçek kişilere kullandırılan krediler) Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) oranı %10'dan %15'e çıkartılmıştır. Arttırılan KKDF oranının uygulanma tarihine yönelik olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından Bankalar Birliği’ne gönderilen 28/10/2010 tarih ve 97121 sayılı genel yazıda, kredinin kullanım tarihine ve sabit/değişken oranlı ayrımına bakılmaksızın bütün tüketici kredilerinde 28/10/2010 tarihinden itibaren % 15 oranında KKDF uygulanacağı belirtilmişti.

Tüketici Dernekleri Federasyonu tarafından 28/10/2010 tarih ve 97121 sayılı Maliye Bakanlığı işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması istemi ile Danıştay nezdinde açılan davada, fonun Maliye Bakanlığınca yürütüldüğü dönemde daha önce de kesinti oranında bir defa artış olduğu, bu artışın ise kararın yayımlandığı tarihten itibaren kullandırılacak ve temdit edilecek tüketici kredilerine uygulanacağının Maliye Bakanlığının 16/8/2004 tarih ve 037647 sayılı yazısı ile Türkiye Bankalar Birliğine bildirildiği belirtilmiş ve aynı konu için bu kez Maliye Bakanlığı’nın farklı bir uygulamayı öngörmesi nedeniyle söz konusu işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istenmiştir.

Danıştay 10. Dairesi 2010/974 sayılı Bakanlar Kurulu kararı yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine, 28.10.2010 tarih ve 97121 sayılı Maliye Bakanlığı işleminin ise sabit oranlı krediler bakımından yürütülmesinin durdurulmasına, bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi (7) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebileceğinin taraflara duyurulmasına, 13/5/2011 tarihinde oybirliğiyle karar vermiştir.

TC Merkez Bankası, KKDF uygulamasından sorumlu ve yetkili olduğu döneme ilişkin olarak açıklama talebi üzerine Danıştay’a verdiği cevapta; değişken faizli veya dövize endeksli Türk lirası krediler dışındaki sabit faizli tüketici kredileri ile ilgili olarak kredinin kullanıldığı tarihte düzenlenen ödeme planında yer alan tutarların tahakkuk etmiş nihai faiz tutarı olduğu kabul edildiği belirtilmiştir.

Danıştay 10. Dairesi, TCMB’den gelen bu değerlendirmeyi de dikkate alarak, sabit oranlı Türk Lirası tüketici kredilerinde faiz tahakkukunun ve buna bağlı fon tahakkukunun, kredinin kullanıldığı tarihte yapılmış olması karşısında, fon kesinti oranını artıran dava konusu Bakanlar Kurulu kararının, bu karardan önce kullanılan sabit oranlı Türk Lirası tüketici kredilerine uygulanmak suretiyle, Bakanlar Kurulu kararından önce tahakkuk ettirilen mali yükümlülüğün bu artırılmasının hukuk güvenliği ilkesi ile bağdaşmadığı gerekçesiyle Maliye Bakanlığı’nın sabit oranlı TL kredilerde de 28/10/2010 tarihinden sonra yapılacak KKDF ödemelerinde de %15 KKDF uygulanacağı yönündeki düzenleyici işleminin yürütmesini durdurmuştur.

Diğer yandan, ödeme planında belirlenen ödeme tarihlerinde, faiz ve fon tahakkuku yapılan değişken faizli veya dövize endeksli Türk Lirası kredilerde ise, ödeme tarihleri itibariyle fon kesinti oranını artıran Bakanlar Kurulu kararının uygulanacaktır.

Sözü edilen yürütmenin durdurulması kararı hukuk doğurucu bir işlem olması nedeniyle esas hakkındaki kararda aksine bir görüş oluşturuluncaya veya yürütmeyi durdurma kararına itiraz sonuçlandırılıncaya kadar uygulanacaktır. Yürütmenin durdurulması kararında ayrıntılı gerekçeye yer verilmiş olması esas hakkındaki kararın da çok büyük olasılıkla aynı yönde olacağına ve yürütmeyi durdurmaya itirazın kabul edilmeyeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, yargı süreci esas hakkındaki veya yürütmeyi durdurmaya itiraz hakkındaki kararın oluşturulmasıyla sona ermiş olmayacaktır. Yargılama sürecinin herhangi bir aşamasında aksine bir kararın çıkması ve Maliye Bakanlığı düzenlemesinin kesinleşmesi halinde yürütmeyi durdurma kararı paralelinde işlem yapan bankalar ve finansman şirketlerinin eksik ödenen KKDF için ceza ve faiz ödemeleri söz konusu olabilecektir. Sözü edilen KKDF farkı, ceza ve faizin kredi kullananlara yansıtılması özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gereken bir sorun olacaktır.

Diğer yandan, sözü edilen yürütmeyi durdurma kararının davanın bundan sonraki hangi aşamasında KKDF uygulayıcıları bakımından bağlayıcı hale geleceği de ayrı bir tartışma ve uyuşmazlık konusudur. Yürütmeyi durdurma kararının uyulması zorunlu bir yargı kararı olduğu anlayışında bankalar ve finansman şirketlerinin 28/10/2010 tarihinden önce kullandırdıkları sabit oranlı TL kredilerine %15 KKDF uygulamaya devam etmeleri kredi kullanıcılarıyla aralarında sorun yaratacak niteliktedir.

Konuyla ilgili olarak bankalar ve finansman şirketlerinin dikkate almaları gereken diğer bir husus, 28/10/2010 tarihinden önce kullandırılan sabit oranlı TL kredilerde bu tarihten sonra uygulanan % 15 KKDF oranı nedeniyle kredi kullananlara yürütmeyi durdurma kararına göre uygulanması gereken % 10 ile Maliye Bakanlığı düzenlemesine göre uygulanan % 15 arasındaki farkı iade edip etmeyecekleri, iade söz konusu olacaksa uygulanacak prosedürün ne olacağıdır. Bu hususların kredi kullanıcıları ile bankalar ve finansman şirketleri arasında ihtilaflara yol açması muhtemeldir.

Tüketici kredilerindeki KKDF oranına ilişkin Danıştay Kararı

Yukarıda yer verilen konuyla ilgili ek bilgiye ihtiyaç duyduğunuzda lütfen tarafımızla irtibata geçiniz

Saygılarımızla,

Deloitte Türkiye

Sirkülerlerimizde yer alan bilgiler belli bir konunun veya konuların çok geniş kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel çerçevede bilgi vermek ve yorum yapmak amacını taşımaktadır. Bu sirkülerler ile amacımız muhasebe, vergi, yatırım, danışmanlık alanlarında veya diğer türlü profesyonel bağlamda tavsiye veya hizmet sunmak değildir. Bilgileri kişisel finansal veya ticari kararlarınızda yegane dayanak olarak kullanmaktan ziyade, konusuna hakim profesyonel bir danışmana başvurmanız tavsiye edilir. Bu sirkülerler ve içeriğindeki bilgiler, oldukları şekliyle sunulmaktadır; "DRT Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim A.Ş." ve İngiltere mevzuatına gore kurulmuş olan “Deloitte Touche Tohmatsu Limited” ve onun üye firmaları ve bunların iştirakleri ve filyalleri (bundan böyle ayrı ayrı veya birlikte "Deloitte"), bunlarla ilgili sarih veya zımni bir beyan ve garantide bulunmamaktadır. "Deloitte", söz konusu sirkülerlerin ve içeriğindeki bilgilerin hata içermediğine veya belirli performans ve kalite kriterlerini karşıladığına dair bir güvence vermemektedir. Sirkülerleri ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenilmektedir. "Deloitte", söz konusu kullanımdan dolayı, (ihmalkarlık kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere) sözleşmesel bir dava, kanun veya haksız fiilden doğan her türlü özel, dolaylı veya arızi zararlardan ve cezai tazminattan dolayı sorumlu tutulamaz.