Numara : 75
Tarih : 5.9.2003
VERGİ  SİRKÜLERİ
NO: 2003/75

KONU

Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınmasının Esaslarını Belirleyen 83 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği

Maliye Bakanlığınca yayımlanan 83 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde (R.G.: 2/9/2003; 25217) vakıflara vergi muafiyeti tanınmasının şartları, vergi muafiyeti tanınan vakıfların yerine getireceği yükümlülükler ve vergi muafiyetinin kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar açıklanmıştır.

Bilindiği gibi, 4962 sayılı Kanunun 20 nci maddesi ile vakıflara vergi muafiyeti tanınmasının çerçevesi çizilmiş ve vergi muafiyeti tanınmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.

Söz konusu düzenleme yapılmadan önce vakıflara vergi muafiyeti tanınması konusundaki esaslar 48 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile belirlenmişti. Bu esaslar belirlenirken mülga 743 Sayılı Türk Medeni Kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin 903 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ve dayanağı olan 743 sayılı Kanun yürürlükten kalkmasına rağmen halen geçerli olan Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzük’ün 37 nci maddesindeki düzenlemeler dikkate alınmıştır. 4962 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ise öncekilere göre bazı farklılıklar göstermektedir. Örneğin önceki düzenlemeye göre muafiyete hak kazanabilmek için vakıf gelirlerinin en az % 80’inin genel, katma ve özel bütçeli idarelerin bütçeleri içinde yer alan hizmetlerin yerine getirilmesi için harcamak gerekirken yeni düzenlemede bu oran üçte ikiye (yaklaşık % 67) indirilmiştir.

4962 sayılı Kanun ile vakıflara vergi muafiyeti tanınmasına yönelik olarak getirilen düzenleme, esas itibariyle kurumlar vergisi uygulaması bakımından herhangi bir değişiklik getirmemektedir. Vakıflar esas itibariyle kurumlar vergisi kapsamına girmediklerinden vergiden muaf vakıfların kurumlar vergisinden muafiyetleri de söz konusu değildir. Kural olarak vakıflar, iktisadi faaliyetlerle uğraşamamaktadır. Herhangi bir iktisadi faaliyetle uğraşan vakıfın bu faaliyetinin iktisadi işletme oluşturduğu kabul edilmekte ve iktisadi işletmenin kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirerek faaliyetlerine bu çerçevede devam etmesi gerekmektedir.

83 Nolu Tebliğin vakıflara vergi muafiyeti tanınması ve bu muafiyetin sürdürülmesi ve kaldırılmasına yönelik düzenlemelerine, yürürlükten kaldırılan 48 Nolu Tebliğden ayrıldığı noktalara da değinmek suretiyle aşağıda yer verilmiştir.

1 – Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınmasının Şartları
Vergi muafiyeti tanınması talebinde bulunacak vakıfların başvuru tarihi itibariyle aşağıda belirtilen şartların hepsini bir arada taşıması gerekmektedir.

1.1 Faaliyet Konusu
Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınacak vakfın; sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırma konularında faaliyette bulunmayı amaç edinmiş olması gerekir. Vakfın faaliyet konusu bu sayılanlardan birisi veya birden fazlası ile ilgili olabilir. Ancak, vergi muafiyeti talebinde bulunacak vakfın bu faaliyetlerinin kamuya açık ve Devletin kamu hizmeti yükünü azaltıcı etki yapacak düzeyde olması gerekir. Belli bir yöre veya belli bir kitleye hizmeti amaçlayan vakıflara vergi muafiyeti tanınması mümkün değildir.

(48 Nolu Tebliğ ile yapılan düzenlemeye ek olarak sosyal yardım, çevre koruma ve ağaçlandırma konuları da vakıflara vergi muafiyeti tanınmasını sağlayabilecek faaliyetler olarak belirlenmiştir.) 

1.2.Faaliyet Süresi
Vakıfların, vergi muafiyeti talebinde bulunmadan önce kuruldukları tarihten itibaren en az bir yıl süre ile faaliyette bulunuyor olması ve bu süre içindeki faaliyetleri ile Devletin kamu hizmeti yükünü azaltıcı etki sağlamış olmaları gerekmektedir.
(Önceki düzenlemede bu süre en az iki yıl olarak belirlenmişti. Sadece eğitim ve sağlık konularında faaliyette bulunmayı amaç edinen vakıflar ile Türkiye ile diğer ülkeler arasında eğitim, sağlık, kültür, bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde bulunmayı amaç edinen vakıflar için süre şartı aranmıyordu.)

1.3. Defter Tutma
Vergi muafiyeti tanınacak vakıfların bilanço esasına göre defter tutmaları gerekir. Bu vakıfların, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre birinci sınıf tüccarlar tarafından tutulması gereken defterleri aynı Kanunda belirtilen süreler içinde tasdik ettirerek kullanmaları ve muhasebe kayıtlarının Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uygun olması, vakfa ait iktisadi işletmeler bulunması halinde bunlar için de ayrıca defter tasdik ettirmeleri ve vakfın muhasebe kayıtları ile iktisadi işletmesinin muhasebe kayıtlarını birbiriyle karışmasını önleyecek şekilde ayrı ayrı izlemeleri gerekmektedir.

1.4. Mal Varlığı ve Yıllık Gelir
Vergi muafiyeti talebinde bulunan vakıfların vergi muafiyeti talebinde bulundukları tarihte en az 300.000.000.000. TL. (üçyüz milyar lira) gelir getirici mal varlığına ve en az 30.000.000.000.TL. (otuz milyar lira) yıllık gelire sahip olmaları gerekir. Yıllık gelirin tespitinde; genel, özel ve katma bütçeli idareler bütçelerinden yapılan yardımlar ile bağış niteliğindeki gelirler dikkate alınmaz. Bu tutarlar, her yıl Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre o yıl için belirlenen yeniden değerleme oranında artar ve izleyen yılda bu miktarlar esas alınır. Bu miktarların hesabında, bir milyar liraya kadar olan tutarlar dikkate alınmaz.
(Önceki uygulamada mal varlığı ve yıllık gelire ilişkin asgari tutarların başvuru tarihinin yanısıra Maliye Bakanlığı merkezi denetim elemanlarınca yapılacak inceleme tarihi itibariyle geçerli olan asgari sınırlara ulaşmaları da gerekliydi. Diğer yandan önceki uygulamada vakfın sahip olduğu hisse senetleri malvarlığı tutarının tespitinde dikkate alınmıyordu. Ayrıca eğitim, sağlık, kültür ve bilimsel araştırma geliştirme konularında Türkiye ile diğer ülkeler arasında faaliyette bulunmayı amaç edinen vakıflarda söz konusu asgari sınırlar uygulanmıyordu.)

1.5. Gelirin Harcanma Şekli
Vakıf resmi senedinde, 4962 sayılı Kanunun 20 nci maddesi hükmüne uygun olarak yıl içinde elde edilen brüt gelirlerin en az üçte ikisinin sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırma faaliyetlerinden oluşan amaçlara harcanacağının yazılı olması ve son bir yılda bu koşulu fiilen yerine getirmiş olması ve vergi muafiyetinin devamı süresince de bu şarta uyulması gerekir. Vakfın amaçlarına ayrılması ve harcanması gereken miktarlar hiçbir şekilde başka bir amaçla kullanılamaz. Ancak, yönetim ve idame giderleri ile ihtiyata ve vakıf malvarlığını artırıcı yatırımlara ayrılan miktarların, tamamının veya bir kısmının vakfın amaçlarına yönelik hizmetlere harcanması mümkündür.
(Önceki düzenlemede söz konusu oran % 80 amaçlara harcama, % 20 yönetim ve idame giderlerine harcama olarak uygulanıyordu.)

1.6. İlgili Kuruluşların Görüşünün Alınması
Vakıfların vergi muafiyetleri taleplerinin Maliye Bakanlığı’nca ilk değerlendirilmesi yapıldıktan sonra, vakfa vergi muafiyeti tanınıp tanınmayacağı konusunda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün ve vakıf resmi senedinde amaç edinilen konulara göre ilgili diğer kuruluşların görüşleri alınır. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve ilgili kuruluşların bu konudaki görüşlerini vergi muafiyeti talebinde bulunan vakfın kurulduğu tarihten itibaren vergi muafiyeti talebinde bulunduğu tarihe kadarki faaliyetleri ile Devletin kamu hizmeti yükünü ne ölçüde azalttığını kendi denetim elemanlarına (denetim birimi bulunmayan kuruluşların yetkili organlarınca) yaptıracakları incelemelere dayanarak bildirmeleri ve yazıları ekinde inceleme raporu ve tutanağın bir örneğini de Maliye Bakanlığı’na göndermeleri gerekmektedir. Herhangi bir incelemeye dayanmayan görüşler, ilgili vakfa vergi muafiyeti tanınmasında gözönünde bulundurulmaz.

1.7. Maliye Bakanlığı Merkezi Denetim Elemanlarınca Yapılacak İnceleme
Yukarıda sayılan şartların yerine getirilmesi halinde, vergi muafiyeti talebinde bulunan vakfın, kurulduğu tarihten inceleme tarihine kadar olan faaliyet ve çalışmaları, görevlendirilecek Bakanlık merkezi denetim elemanınca incelenir.
Bakanlık merkezi denetim elemanlarınca yapılacak incelemelerde; vakfın son bir yıl içindeki faaliyetleri ile Devletin kamu hizmeti yükünü ne ölçüde azalttığı ve bu Genel Tebliğ ile belirlenen diğer şartları taşıyıp taşımadığı tespit edilir. İnceleme elemanının ilgili vakfa vergi muafiyeti verilip verilmemesi konusundaki görüşü raporda açık olarak belirtilir.

2 - Vergi Muafiyetinden Yararlanmada Usul
Bakanlar Kurulu’nca 4962 sayılı Kanunun 20 nci maddesine göre tanınacak vergi muafiyetinden yararlanmak isteyen vakıflar, taleplerini içeren bir yazı ile Maliye Bakanlığı’na başvuruda bulunurlar.
Bu vakıflar başvuru yazısının ekinde;
1- Vakıf resmi senedinin 5 örneğini,
2- Gelir getirici malvarlığı ve yıllık gelire ilişkin bilgi ve belgeleri,
3- Kuruldukları tarihten başvuru tarihine kadarki süre içinde resmi senette yazılı olup, amaçlar arasında yer alan sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırma konuları ile ilgili olarak gösterilen faaliyetleri içeren faaliyet raporunu,
Bakanlığa gönderirler.
(Yürürlükten kalkan 48 Nolu Tebliğe göre, yukarıda sayılan belgelerin yanısıra, yıllık kalkınma planlarında ve ilgili tebliğlerde vakıflar için konulmuş bulunan tedbirlere uygun olarak beş yıllık sürede tamamlanması programlanan yatırım projelerine ilişkin ön hazırlık raporlarının da verilmesi gerekiyordu.)
Bakanlıkça, 83 Nolu Genel Tebliğ ile belirlenen şartların talepte bulunan vakıfça yerine getirilip getirilmediğinin tespiti bakımından ibraz edilen belgeler üzerinde ön inceleme yapıldıktan ve uygunluğu sağlandıktan sonra vakfa vergi muafiyeti tanınıp tanınmayacağı konusunda Vakıflar Genel Müdürlüğü ve diğer ilgili kuruluşların görüşleri alınır. Kuruluşlar tarafından olumlu görüş verilirse veya vergi muafiyeti verilmesinde sakınca bulunmadığı bildirilirse, vakfın faaliyetleri ve hesapları bir merkezi denetim elemanına incelettirilir. İnceleme sonucu düzenlenen inceleme raporunun da olumlu olması halinde bu rapor, vakıf resmi senedinin ve başvuru dilekçesinin birer örneği, Bakanlığın bu konudaki görüşünü içeren bir yazı ile Bakanlar Kurulu’ndan vergi muafiyeti kararı alınmak üzere Başbakanlığa gönderilir.

3 - Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıfların Yükümlülükleri

3.1. Resmi Senet Değişikliklerinde İzin Alınması
Vergi muafiyeti tanınan vakıfların yönetimlerince resmi senette değişiklik yapılmasının düşünülmesi halinde, değişiklik gerçekleştirilmeden önce bu konuda Maliye Bakanlığı’ndan izin alınması zorunludur. İzin alınmaksızın yapılan değişikliğin 83 Nolu Genel Tebliğ ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine aykırı olması halinde Bakanlıkça tanınan süre içinde resmi senet vakıf yönetimince eski haline getirilmez ya da değişiklik Bakanlıkça öngörülen şekilde düzeltilmez ise vakfın vergi muafiyetinin kaldırılmasına ilişkin hükümler uygulamaya konulur.

3.2.
Gönderilecek Mali Tablolar ve Raporlar
Bakanlar Kurulu kararı ile vergi muafiyeti tanınan vakıflarca, dönem sonunda düzenlenecek bilanço ve gelir gider tablosu ile bir yıllık faaliyetlerinin sonuçlarını gösteren kesin bütçelerin birer örneği, yıllık faaliyet raporu ve yeminli mali müşavirce düzenlenmiş tasdik raporu ile birlikte yılın ilk üç ayı içinde Bakanlığa gönderilir. Ancak, yıllık faaliyet raporu dışındaki belgelerin 3568 sayılı Kanun ve ilgili Genel Tebliğ esaslarına uygun olarak yeminli mali müşavire onaylattırılmış olması gerekir. Yeminli mali müşavire onaylattırılmadan gönderilen belgeler hiç gönderilmemiş sayılır.

3.3. Fon Oluşturulması
Bakanlar Kurulu kararı ile vergi muafiyeti tanınan vakıfların, yıllık gelirlerinin en az üçte ikisini elde edildiği yıl içinde amaçlarına harcamaları esastır. Elde edildiği yıl içinde amaçlara harcanması gerektiği halde vakıf yönetiminin iradesi dışında harcanamayan gelirler, sonraki yılın tahmini bütçesine konulur ve bu miktardan yönetim ve idame giderleri ile ihtiyata ve vakıf malvarlığını artırıcı yatırımlara pay ayrılmadan, tamamı o yıl içinde vakfın amaçlarına harcanır. Bu durumun geçerli bir nedene dayanmaksızın süreklilik göstermesi ( üst üste iki yıl gibi ) vergi muafiyeti şartlarının ihlali anlamına gelir. Ancak, sözü edilen gelir fazlaları, vakıf resmi senedinde yazılı sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırma faaliyetleriyle ilgili amaçların gerçekleştirilmesine yönelik yatırımlar için üç yıl süre ile bir fon hesabında tutulabilir. Bunun için ilgili vakıfça, yatırıma ilişkin yönetim kurulu kararıyla yatırım projesinin ana hatlarını (maliyetini, finansman kaynaklarını, gerçekleştirme süresini vb.) içeren bir yazı ile Maliye Bakanlığı’na başvurularak izin alınması gerekir. Bu suretle finansmanı için fon oluşturulmasına izin alınan yatırımın üç yıllık süre içinde tamamlanamaması halinde, gecikme gerekçeleri Bakanlıkça uygun görülürse sözü edilen süre iki yıl daha uzatılabilir. (Bu şekilde uzatılma sonrasında da yatırımın gerçekleştirilememesi halinde, fona alınan paranın tamamının, bu durumun meydana geldiği yıl içerisinde vakıf amaçlarına harcanması gerektiği sonucu çıkmaktadır.

4 - Vergi Muafiyetinin Kaldırılması
Bakanlar Kurulu kararı ile vergi muafiyeti tanınan vakıfların, Bakanlıkta oluşan dosyalarının incelenmesi veya olağan denetimler ya da yaptırılacak özel denetimler sonucunda;
- Yasal yükümlülüklere uymadıklarının,
- Resmi senetlerinde yazılı sağlık, sosyal yardım, eğitim, bilimsel araştırma ve geliştirme, kültür ve çevre koruma ile ağaçlandırmaya yönelik amaçları dışında faaliyette bulunduklarının,
- Son yıllardaki faaliyetleri dikkate alındığında resmi senette yazılı amaçlarını gerçekleştirmelerinin mümkün olmadığının,
- Genel Tebliğ ile belirlenen yükümlülükleri yerine getirmediklerinin,
tespiti halinde, tespit edilen hususlar hakkında ilgili vakıftan açıklama istenir. Vakıf yönetimince Bakanlıkça verilen süre içinde açıklama yapılmaz veya yapılan açıklamalar yeterli görülmezse veya açıklamalar yeterli görülmekle beraber vakıf Bakanlıkça yapılan uyarıya rağmen benzeri ihlalleri tekrarlarsa, Maliye Bakanlığınca Vakıflar Genel Müdürlüğünün de görüşü alınarak Bakanlar Kurulu’ndan vakfın vergi muafiyetinin kaldırılması istenir.
Vergi muafiyeti kaldırılan vakıflar, muafiyetin kaldırıldığı tarihten itibaren beş yıl geçmedikçe yeniden vergi muafiyeti talebinde bulunamazlar. Bu sürenin bitiminden sonra vergi muafiyeti talebinde bulunan vakıflara 83 Nolu Genel Tebliğde yazılı şartları taşımaları koşulu ile yeniden vergi muafiyeti tanınabilir.

5 - Diğer Hususlar

5.1.Şartlı Bağışlarla İlgili İşlemler
Vakfın amaçları arasında yazılı bir hizmetin gerçekleştirilmesi şartıyla yapılan bağışların, hizmetin gerçekleştirildiği yıllarda harcanması öngörülen kısmının o yılın gelirleri arasında gösterilmesi gerekir.
Vakfın malvarlığına eklenmesi ve gelirlerinin vakfın amaçları içinde yer alan bir hizmet veya hizmetlerin yerine getirilmesinde kullanılması şartıyla yapılan bağışlarda, ana para vakfın mal varlığı sayılacak, ancak bu paranın getireceği gelir, vakfın gelirleri arasına dahil edilecektir.
Muhasebe işlemleri yönünden de şartlı bağışlar vakfın defterlerinde ayrı hesaplarda izlenir. Şartlı bağış para olarak yapılmış ise bu para fon olarak yine ayrı bir hesapta gösterilir.

5.2. Vakfa Bağlı İktisadi İşletmelerde Muhasebe İşlemleri ve İşletme Gelirlerinin Vakıf Bütçesinde Gösterilmesi
Vakfa bağlı veya ait iktisadi işletme bulunması halinde vakıfla işletmenin muhasebe işlemlerinin ayrı defterlerde izlenmesi ve vakfın işlemleriyle iktisadi işletmenin işlemlerinin birbirinden ayrılması gerekir. İktisadi işletmenin dönem sonunda oluşan karından ödenmesi gereken vergiler ve diğer yasal yükümlülükler ayrıldıktan sonra kalan net kar, vakıf bütçesine gelir olarak aktarılır.

5.3. Vakfa Tahsis Edilen Mal Varlığının Satışı veya Kamulaştırılması
Vakfa tahsis edilen mal varlığının satışı ya da kamulaştırılmasından elde edilen gelirler yıllık giderlere harcanmayıp, vakfa gelir sağlayacak yatırımlara tahsis edilebilir. Ancak bu paraların yatırımlara harcanmadan önceki dönem içinde değerlendirilmesinden elde edilen faizin vakfın yıllık gelirlerine dahil edilmesi zorunludur.
(Önceki uygulamada, vakfa gelir sağlayacak yatırımların yanısıra bu gelirlerin yeni bir gayrimenkul alımına, gelir getirici inşaata ve hisse senedi alımına tahsis edilmesi de mümkün buunmaktaydı.)

5.4. Vergisel Avantajlar
Vakıflar tüzel kişilikleri itibariyle kurumlar vergisi kapsamına girmediklerinden, vergiden muaf vakıf statüsü kazanan vakıfların kurumlar vergisinden muafiyetleri de söz konusu olmamaktadır.
Vergiden muaf vakıf statüsünü kazanan vakıflar halen mevcut düzenlemelere göre,
1- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17 nci maddesinin 1 ve 2 numaralı fıkraları kapsamına giren teslim ve hizmetleri için katma değer vergisi istisnasından,
2- 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (k) bendine göre, bu vakıflara kuruluşu için veya kurulduktan sonra tahsis olunan malların intikalinde veraset ve intikal vergisi istisnasından,
3- 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 59 uncu maddesinin (b) bendine göre, bu vakıflar tarafından iktisap edilecek gayrimenkullerin ve sair ayni hakların tescilleri ve şerhi gerektiren işlemleri ile bunlara ait tesislerin ve bu tesislerin sonradan iktisap edecekleri gayrimenkullerin ve sair ayni hakların tescilleri ve şerhi gerektiren işlemleri ve bunların terkinlerinde harç istisnasından,
4- 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (m) fıkrasına göre, resmi senedinde yazılı amaçlara tahsis edilmek şartıyla vakfa ait binalar için emlak vergisi muafiyetinden,
yararlanmaktadır.
Diğer taraftan, yukarıda sayılan muafiyet ve istisnalar vakfın tüzel kişiliğine yönelik olup, vakfa ait iktisadi işletmelerin bu muafiyet ve istisnalardan yararlanması mümkün bulunmamaktadır.
 
Yukarıda yer verilen konularla ilgili ek bilgiye ihtiyaç duyduğunuzda lütfen tarafımızla irtibata geçiniz.
 
Saygılarımızla,
 
DRT Denetim Revizyon Tasdik
Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.