Numara : 21
Tarih : 5.3.2002
VERGİ  SİRKÜLERİ
NO: 2002/21
 
KONU

Gerçek Kişiler Tarafından Mart 2002’de Beyan Edilecek Menkul Sermaye Gelirleri

 
Tam mükellef durumundaki Türkiye’de yerleşik gerçek kişilerin, 2001 yılında elde ettikleri menkul sermaye gelirlerinin bazıları için Mart 2002 ayı içerisinde beyanname vererek, gelir vergilerinin ilk taksidini de aynı sürede ödemeleri gerekmektedir. Bu sirkülerimizde gerçek kişilerin mevduat faizi, repo geliri, hisse senedi alım-satım kazancı, Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizi ve alım satım-kazancı gibi menkul sermaye gelirlerinin hangi koşullarda beyanname ile bildirilmelerine yönelik özet açıklamalarda bulunuyoruz.
 
Menkul sermaye gelirlerinin vergilendirilmesine yönelik ayrıntılı açıklamaların yer aldığı “Menkul Sermaye Gelirlerinin 2002 Yılı Vergi Rehberi”ni www.deloitte.com.tr adresindeki web sayfamızda bulabilirsiniz.

Tutarı Ne Olursa Olsun Beyan Edilmeyecek Gelirler
Bazı menkul sermaye gelirleri özel düzenleme ile beyan dışında bırakılmıştır. Gelir Vergisi Kanunun Geçici 55’inci maddesi gereği, 2001 yılında Türkiye’de elde edilen aşağıdaki gelirler için tutarına bakılmaksızın beyanname verilmez.
 
·      Her türlü banka mevduat faizi (TL veya döviz cinsinden),
·      Menkul kıymet yatırım fonu katılma belgeleri (A ve B tipi fonlar) kar payı,
·      Repo geliri,
·      Özel finans kurumlarında (faizsiz bankacılık) açılan hesaplara ödenen kar payları.

Tutarı Ne Olursa Olsun Beyan Edilecek Olanlar
Aşağıdaki gelirlerin tutarı ne olursa olsun beyan edilmeleri gerekiyor.
 
·      Yurt dışında elde edilen bütün menkul sermaye gelirleri (off-shore faizleri dahil),
·      Hisse senetlerinin ve tahvillerin vadesi gelmemiş kuponlarının satışından elde edilen bedeller,
·      İştirak hisselerinin sahibi adına henüz tahakkuk etmemiş kar paylarının devir ve temliki karşılığında alınan para ve ayınlar,
·      Her çeşit senetlerin iskonto edilmesi karşılığında alınan iskonto bedelleri,
·      Her nevi alacak faizleri (döviz cinsinden elde edilenler hariç indirim oranı uygulandıktan sonraki kısmı),

Belirli Tutarı Geçtiklerinde Beyan Edilecek Gelirler 
Bazı gelirler enflasyon indirimi olarak bilinen indirim oranı uygulamasından yararlanır. Bu yöntemde, elde edilen gelirin indirim oranına karşılık gelen kısmı irat sayılmaz ve bu kısımdan vergi alınmaz.
 
İndirim oranı, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gelirin elde edildiği yıl için tespit edilen yeniden değerleme oranının, aynı dönemde Devlet tahvili ve Hazine bonosu ihalelerinde oluşan bileşik ortalama faiz oranına bölünmesi suretiyle bulunur. Bu oran her yıl Maliye Bakanlığınca yayımlanan tebliğlerle duyurulur.
 
2001 yılında elde edilen gelirler için uygulanacak indirim oranı % 50,7 olarak tespit edilmiştir. Buna göre, indirim oranı uygulamasından yararlanan aşağıdaki menkul sermaye gelirleri, indirim oranı uygulandıktan sonraki tutarları esas alınarak beyanname verilip verilmeyeceği belirlenecektir.
 
·      Her türlü bono ve tahvil faizleri (döviz cinsinden veya dövize, altına veya başka bir değere endeksli olanlar hariç),
·      Yatırım ortaklıklarının (menkul, gayrimenkul ve risk sermayesi yatırım ortaklıkları) hisse senetlerinden elde edilen kar payları (temettü),
·      Hisse senetlerinin alım-satım kazançları,
·      Tahvil ve bonoların alım-satım kazançları.

Kurumlardan Elde Edilen Kar Paylarının Beyanı
 
Gerçek kişiler tarafından 2001 yılında Türkiye’deki kurumlardan elde edilen kar paylarının beyanı belirli koşulların varlığına bağlı. Bu şartlardan birisi, bir veya daha fazla kurumdan elde edilen kar paylarının vergi alacağı (kar payının 1/5’i) eklendikten sonraki toplam tutarının 4.900.000.000 lirayı geçmesi gereği. Bu toplam 4.900.000.000 lirayı geçmiyorsa beyan gerekmiyor. Yatırım ortaklıklarından elde edilen kar paylarına % 50,7 indirim oranı uygulandıktan sonraki kısmın 1/5’i indirim sonrası kalan kar payına eklenerek beyan sınırının geçip geçmediği belirlenir.
 
Kurumlarca nakden kar payı dağıtıldığı durumda, beyanname verilip verilmeyeceği bu esasa göre belirleniyor. Bazı kurumlar karlarını dağıtmayarak tamamını veya bir kısmını sermayelerine ilave ederler. Sermayelerine ekledikleri kar nedeniyle oluşan sermaye artışı karşılığında da hissedarlarına hisse senedi verirler. Karın sermayeye ilavesi nedeniyle elde edilen hisse senetleri ortaklarca kar payı elde edildiği anlamına gelmez. Bu nedenle, karın dağıtılmayıp sermayeye ilavesi nedeniyle elde edilen hisse senetlerinin tutarı 4.900.000.000 liranın hesabında dikkate alınmaz ve bunlar için beyanname verilmez.
 
Yeniden değerleme değer artış fonu ve maliyet artış fonunun sermayeye eklenmesiyle sermayede oluşan artışın karşılığı olarak verilen hisse senetleri kar payı elde edildiğini göstermez. Dolayısıyla bu tür bedelsiz hisse senetleri için hiçbir şekilde beyanname verilmez. Ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28 inci maddesindeki istisnadan yararlanan kazançların sermayeye eklenmesi nedeniyle hissedarlara verilen ve dağıtılan kar payını ifade eden hisse senetleri için beyanname verilmez.
 
Döviz cinsinden veya dövize, altına veya başka bir değere endeksli olup vergi kesintisine tabi tutulan (sıfır oranda stopaja tabi tutulanlar dahil) menkul kıymetlerin faiz ve benzeri gelirlerinin stopaj öncesi tutarının 4.900.000.000 lirayı aşması halinde de beyan edilmeleri gerekiyor. Bu tür endeksli menkul kıymetlerin itfası sırasında oluşan değer artışı irat sayılmıyor. Örneğin TEFE + %10 faizli bir kağıdın sadece %10’luk kısmı irat sayılır.
 
Aynı yılda hem kar payı hem de menkul kıymet faizi elde edildiğinde, bunların ayrı ayrı tutarları beyanname verme sınırının altında kalsa da, yararlanabiliyorsa enflasyon indirimi uygulandıktan sonraki toplam tutar 4.900.000.000 lirayı geçtiği durumda beyanname verilmesi gerekli.

Hazine Bonosu ve Devlet Tahvili Faizlerinin Beyanı
 
26/7/2001-31/12/2002 tarihleri arasında ihraç edilen Hazine bonosu (HB) ve Devlet tahvillerinden (DT) 2001 yılında elde edilen faiz ve alım-satım kazancı toplamının 50 milyar lirası vergiden müstesnadır. İstisna, faiz gelirleri açısından indirim oranı, elden çıkarma dolayısıyla elde edilen diğer kazançlar bakımından ise mükellefin tercihine bağlı olarak maliyet bedelinin endekslemesi (TEFE) veya indirim oranı uygulandıktan sonra bulunan tutara uygulanacaktır.
 
Buna göre, söz konusu tarihler arasında ihraç edilen HB ve DT’nden TL cinsinden elde edilen faizin tutarı 111.359.026.000 lirayı geçmediği sürece bu faiz için beyanname verilmeyecektir. Söz konusu HB ve DT’nden bu tutarı geçmeyen faiz elde edilmekle birlikte, 26/7/2001 tarihinden önce ihraç edilmiş HB ve DT’nden 9.939.148.000 lirayı aşan faiz elde edilmişse, sadece 26/7/2001’den önce ihraç edilenlerden elde edilen faiz (% 50,7 indirim oranı uygulandıktan sonra kalan kısmın tamamı) beyan edilerek vergisi ödenir.  Bunların yanısıra ayrıca kar payı (temettü) elde edilmişse kar payının da yukarıda açıklanan esaslara göre faiz ile birlikte beyan edilmesi gerekir.
 
50 milyar liralık istisna, söz konusu tarihler arasında Hazine Müsteşarlığınca gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ihraç edilen Hazine bonosu ve Devlet tahvili faizleri ile alım-satım kazançlarına uygulanır. Ancak bu tarihler arasında döviz cinsinden ve dövize veya başka herhangi bir değere endeksli olarak ihraç edilen bono ve tahvillerden elde edilen faiz geliri 50 milyar liralık istisnadan yararlanacak olmakla birlikte indirim oranından yararlanamayacaktır.

Hisse Senedi Alım-Satım Kazançlarının Beyanı 
Hisse senetlerinin alım-satım kazancı “diğer kazanç ve irat” olarak isimlendirilir. Bazı durumlarda bu kazanç vergilendirilmez, dolayısıyla da beyanname verilmez. İster Borsaya kayıtlı olsun isterse olmasın, bütün hisse senetleri için vergilendirme esasları aynıdır. Başka bir ifadeyle, Borsada işlem gören hisse senetleri için farklı bir vergileme rejimi yoktur.
 
Aşağıdaki durumlarda hisse senedi alım-satım kazancı vergilendirilmez, dolayısıyla beyanname verilmez.
 
·      Hisse senetleri ivazsız olarak (örn: veraset veya hibe yoluyla) iktisap edilmişse,
·      Hisse senetleri iktisap tarihinden itibaren üç aydan daha fazla bir süre ile elde tutulmuşsa,
·      Hisse senetleri alım-satımından sağlanan kazanç 3.500.000.000 liradan az ise.
 
Hisse senedi alım-satım kazancına ilişkin beyanname verme sınırı olan 3.5 milyar lira, belirli bazı indirim ve endekslemeden sonra hesaplanan tutarı ifade etmektedir. Söz konusu sınır, üç aydan daha az bir süre elde tutulduktan sonra satılan hisse senetleri için geçerlidir. İvazsız olarak iktisap edilen veya üç aydan daha fazla bir süreyle elde tutulduktan sonra satılan hisse senetlerinden sağlanan kazanç tutarı ne olursa olsun, bunlar için beyanname verilmez.
 
Aşağıdaki durumlarda hisse senetlerinin alım-satım kazancı beyanname ile beyan edilerek vergilenir.
 
·      Hisse senetleri üç aydan daha az bir süre elde tutulduktan sonra satılmışsa ve,
·      Bu satıştan elde edilen kazancın indirim oranı uygulaması veya TEFE endekslemesinden sonraki tutarı  3.500.000.000 liradan fazla ise.
 
Beyanname vermek için bu iki şartın bir arada gerçekleşmesi gerekir. Beyanname verme sınırı olan 3,5 milyar lira, hisse senedinin yanısıra varsa diğer menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların toplamından GVK’nun öngördüğü kazançlara enflasyon indirimi uygulandıktan veya iktisap bedeli, elden çıkarılan ay hariç Toptan Eşya Fiyatları Endeksindeki (TEFE) aylık artış oranında artırıldıktan sonra kalan tutarı ifade eder. Mükellefler indirim oranı veya TEFE endekslemesi uygulamalarından herhangi birini seçmekte serbesttir.

Ticari ve Mesleki Kazanç Sahiplerinin Menkul Sermaye Gelirlerinin  Durumu 
Ticari faaliyeti bulunan bir kişinin, bu faaliyetiyle bağlantılı olarak elde ettiği menkul sermaye gelirlerinin beyan ve vergilendirilme esasları farklıdır. Bu şekilde elde edilen gelirler ticari kazancın bir unsuru sayılır ve ticari kazancın tespiti ve beyanı ile ilgili esaslara tabi olur. Örneğin, ticari faaliyet çerçevesinde sağlanan hasılatın bankada mevduat olarak değerlendirilmesinden elde edilen faiz artık menkul sermaye iradı değil ticari kazançtır.
 
Bununla birlikte, ticari işletme bünyesinde oluşan karın (vergisel yükümlülükleri yerine getirildikten sonra) işletme sahibince kendi kişisel varlığına mal edildikten sonra değerlendirilmesinden elde edilen faiz, kar payı, repo ve benzeri gelirler menkul sermaye gelirlerinin beyanı ve vergilendirilmesiyle ilgili esaslara tabidir.
 
Doktor, avukat gibi serbest meslek kazancı elde edenlerin durumu ticari kazanç sahiplerine göre farklılık gösterir. Serbest meslek faaliyeti karşılığında alınan para tahsil edildiği anda şahsileşir. Bu nedenle, serbest meslek kazancının değerlendirilmesinden kaynaklanan söz konusu gelirler serbest meslek kazancının değil menkul sermaye gelirlerinin beyanı ve vergilendirilmesiyle ilgili esaslara tabidir.
 
Yukarıda yapılan açıklamalar ticari ve mesleki kazanç sahiplerinin, kişisel malvarlıklarından elde ettikleri menkul sermaye gelirlerinin beyanı ve vergilendirilme esasları için de geçerlidir.
 
Saygılarımızla,
 
DRT Denetim Revizyon Tasdik
Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.