Erhan Tarhan, SMMM | Deloitte Türkiye Vergi Müdürü | 29.09.2021

I-GİRİŞ

Vergi mevzuatında yürürlüğe konulan düzenlemelerin Mali İdare ile mükellefleri karşı karşıya getirmesi, zaman zaman karşılaşılan bir durumdur. Hazine ve Maliye Bakanlığının, tevkifattan doğan KDV iade taleplerinin gerçekleştirilmesini, alıcının tevkifat tutarını ödemiş olma şartına bağlaması, bu durumun en güncel örneklerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hatırlanacağı üzere, 16 Şubat 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “35 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ”in 15 inci maddesi ile KDV Genel Uygulama Tebliğin "Tevkifata Tabi İşlemlerde KDV İadesi" başlıklı 2.1.5. bölümün "Genel Açıklamalar" başlıklı (I/C-2.1.5.1.) bölümünün ikinci paragrafında yer alan “şartı aranmaz” ibaresi “şarttır” olarak değiştirilmiş ve böylelikle iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması zorunlu hale getirilmişti.

1.3.2021 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yeni düzenleme, hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı yönünde çokça eleştirimiş ve iptal davasına konu olabileceği yorumlanmıştı.

Nitekim düzenlemeden etkilenen bir mükellef tarafından, yeni düzenlemenin yürütmesin durdurulması talep edilerek iptali dava edilmiştir.

II- AÇILAN İPTAL DAVASI

Açılan iptal davasında, davacı, yapılan düzenlemenin bir mükellefin vergi yasalarına muhalefet içeren davranışlarından başka bir mükellefin müteselsilen sorumlu tutulmasına neden olduğu, yasaların kendisine yüklediği ödevleri yerine getiren iyiniyetli vergi mükelleflerinin mal ve hizmet satışı yaptıkları kişilerin beyan ettikleri vergileri ödeyip ödemediklerini takip etmelerinin ve onları bu yönde zorlamalarının mümkün olmadığı, vergi yasalarına aykırılık teşkil eden mükellef hareketleri nedeniyle başka mükelleflerin sorumlu tutulmalarına sebebiyet vereceğinden davaya konu Tebliğ maddesinin hukuka aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III- DANIŞTAY KARARI

Danıştay 4. Dairesi, 09.09.2021 tarihli ve E:2021/2647 sayılı Kararı’nda “her ne kadar Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair 35 Seri Nolu Tebliğin 15. maddesiyle, iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV'nin ödenmiş olması şartı öngörülmüş ise de, Katma Değer Vergisi Kanununda ödenmiş olma şartına yer verilmediğinden, bu haliyle Kanunda Hazine ve Maliye Bakanlığına tanınan yetkinin sınırları aşılarak düzenlenen ve mükelleflere Kanunda yer almayan bir yükümlülük yükleyen dava konusu Tebliğ hükmünde hukuka uygunluk bulunmadığı ve uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğmasına yol açabileceği dikkate alındığında, Tebliğ hükmünün yürütmesinin durdurulması gerektiği sonucuna varılmıştır.” değerlendirmesinde bulunmak suretiyle Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No:35)'in 15 inci maddesinin yürütmesini durdurma kararı vermiştir.

Söz konusu karara karşı, davalı İdare tarafından, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna başvurulmak suretiyle itiraz edilmesinin önü açıktır.

IV- SONUÇ

Gelinen noktada, yürütmeyi durdurma kararı sonrası ilgili değişikliğin icra edilebilirliği bir nevi askıya alınmış durumdadır. Diğer bir deyişle, yürütmeyi durdurma kararı düzenlemenin önceki hale dönülmesi anlamına gelmektedir.

Bununla birlikte, dava sonucu her ne kadar mükellef lehine olsa da yukarıda yer verilen Danıştay’ın değerlendirmesinden de anlaşılabileceği üzere yürütmeyi durdurma kararı verginin kanuniliği ilkesine dayanılarak verilmiştir.

Bu durumda, davalı idarenin Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna yapacağı muhtemel itiraz reddesilse dahi, eğer söz konusu yeni kural, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nda yapılacak bir değişiklikle düzenlenecek olursa tekrardan yürürlüğe girebilecektir.