Öykü Gündüz | SMMM | Deloitte Türkiye Kıdemli Vergi Müdürü
I. Giriş
Günümüzde insan kaynakları konusunda yaşanan rekabet ve küreselleşme; firmaları, Yetenek Yönetimi kapsamında çalışanları ile ilgili farklı motivasyon araçları geliştirmeye yönlendirmiştir. Şirketlerin; nitelikli ve kilit konumundaki çalışanlarını sermaye ortaklığına davet ve teşvik ettiği “Hisse Planları” yoluyla; aidiyetin arttırılması, performansın ödüllendirilmesi, motivasyonun sağlanması, verimliliğin ve karlılığın arttırılması gibi olumlu hedefler amaçlanmıştır.
Hisse Planlarının Türkiye’de de özellikle yabancı sermayeli firmalar tarafından çalışanlara önerilmesinin son yıllarda yaygınlaşması nedeniyle, farklı yapısal özelliklere sahip birçok plan çeşidi ile de karşılaşılmaktadır.
Amerika ve Avrupa ülkelerinde, Hisse Planlarıyla ilgili yasal mevzuat, hem şirketlere hem de çalışanlara önemli vergisel avantajlar sağlamaktadır. Türkiye’de, çalışanlara yurtdışı grup firmaları tarafından sağlanan bu planlardan elde edilen gelirlerin ne şekilde vergilendirileceğine dair mevcut mevzuatımızda özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Mevcut Gelir Vergisi Kanunu’nun genel hükümleri ve Taslak Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan yeni düzenlemeleri de dikkate alarak, Hisse Planlarına genel bakış ve planların vergisel olarak değerlendirilmesi yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
II. Hisse Planlarında Temel Kavramlar
Hisse Planlarında, şirketlerin çalışanlarına iskontolu ya da bedelsiz olarak doğrudan hisse verebildikleri (Purchase Plans) gibi, önceden belirlenmiş bir fiyat üzerinden satın alma hakkı (Option Plans) da sağladıklarını görmekteyiz. Farklı yapısal özelliklere sahip olsalar da; tüm Hisse Planlarında önemlilik arz eden ve vergilemenin esasını belirleyen bazı temel tarihler mevcuttur.
1. Doğrudan Hisse Edinimlerinde:
Veriliş Tarihi (Grant Date): Çalışanlara şirket tarafından hissenin verildiği tarih, ihraç tarihidir.
Bekleme Dönemi ve Hak Ediş Tarihi (Vesting Period, Vesting Date): Hisselerin mülkiyetinin çalışana geçebilmesi için belirlenen bekleme dönemi ve mülkiyetin çalışana geçtiği hak ediş tarihidir.
Elden Çıkarma, Satış Tarihi (Selling Date): Çalışanın hak ettiği hisseleri bireysel olarak elden çıkarttığı, sattığı tarihtir.
2. Satın Alma Hakkı tanıyan Hisse Opsiyon Edinimlerinde:
Veriliş Tarihi (Grant Date): Opsiyonun çalışana ihraç edildiği tarihtir. Hissenin bu tarihteki piyasa fiyatından ya da bu değere yakın bir fiyattan alma hakkının (Option price, strike price, grant price) çalışana sunulduğu tarihtir.
Hak ediş Tarihi (Vesting Date): Opsiyon sözleşmesinde belirlenen şartların gerçekleşmesi durumunda, opsiyon hakkının elde edilme tarihidir.
Elde Tutma Dönemi (Holding Period, Expiration Date): Opsiyon hissesinin kullanım tarihi için belirlenen son gündür. Bu dönem içinde, çalışan satın alma hakkını kullanıp kullanmayacağına karar vermek durumundadır.
Kullanım Tarihi (Exercise Date): Opsiyon hakkının kullanılarak, hissenin satın alındığı, iktisap edildiği tarihtir.
Elden Çıkarma, Satış Tarihi (Selling Date): Çalışanın satın aldığı hisseleri bireysel olarak elden çıkarttığı, sattığı tarihtir.
III. Türkiye’de Hisse Planları
Türkiye açısından Hisse Planları genel olarak; Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin, global politikaları kapsamında uygulama alanı bulmaktadır. Türk şirketlerinde çalışan özellikle yönetim kadrolarındaki lokal ve yabancı çalışanlara, ücret paketlerinin bir parçası olarak sunulan en popüler planları şu şekilde sıralayabiliriz:
Hisse Senedi Satın Alma Planları (Employee Stock Purchase Plans, ESPPs): Çalışanların şirket hisselerini doğrudan satın aldıkları, mülkiyetine sahip oldukları ve genellikle belirli bir iskonto (%10-%15) ile ücretlerinden kesinti suretiyle ödedikleri planlardır.
Hisse Senedi Teşvik Planları (Phantom Shares, Stock Bonuses): Şirketin belirli bir tarih aralığı için koyduğu performans hedeflerinin gerçekleştirilmesine bağlı olarak verilen performans ödüllendirmesidir. Bazı çeşitlerinde hissenin değeri nakit bonus olarak verilebildiği gibi, bazılarında bonus tutarı ek hisse olarak verilebilmektedir.
Hisse Senedi Değerleme Hakları (Stock Appreciation Rights, SARs): Hisselerin mülkiyetine sahip olmaksızın, veriliş tarihi ve hak ediş tarihindeki piyasa fiyatları arasındaki pozitif farkın (hissenin değer artışı); çalışana nakit veya hisse olarak verilmesidir. İşleyiş biçimi hisse opsiyon planları gibi gözükse de, hisse opsiyon planlarından farkı, çalışanın tutar ödeyerek önce hisseyi satın alması gerekmez.
Hisse Senedi Opsiyon Planları ( Stock Option Plans, SOPs): Şirketin çalışanlarına, belirli bir bekleme süresi sonunda opsiyonun verilmiş olduğu tarihte belirlenen fiyat üzerinden satın almak hakkı tanıyan ya da hisseleri bedelsiz olarak devreden plandır. Hisse Senedi Opsiyon Planlarında, bekleme döneminde gerçekleşmesi hedeflenen bazı şartlar konulabildiği gibi, bazılarında ise şart konulmaksızın bekleme dönemi sonunda halen çalışan statüsünde olmak da yeterli olabilmektedir. Özellikle, bedel ödeyerek hak edilen opsiyon planlarında; satın alma hakkını kullanmak çalışanın tasarrufuna bırakılmıştır. Böylelikle piyasa koşullarının hakkı kullanmak için elverişli olmadığı durumlarda, çalışan bu hakkından feragat de edebilir.
Kısıtlı Hisse Birimleri (Restricted Stock Units, RSUs): Önceden belirlenmiş şartların gerçekleşmesi sonucunda çalışana performansın ödüllendirilmesine yönelik sunulan ve bekleme dönemi içinde transfer edilemeyen, genelde hak edilen yıllık bonus tutarlarının yüzde ya da kıst dönemler itibariyle hisse şeklinde ödendiği planlardır.
IV. Hisse Planları ve Ücret
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, Hisse Planları ile ilgili özel hükümlere yer vermemekle beraber, Hisse Planlarıyla ilgili değerlendirmeler Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. Maddesinde tanımlanan aşağıdaki Ücret hükümleri çerçevesinde yapılmaktadır.
“Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. “
Mevcut tanımlama, çalışana sağlanan para ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaati ücret olarak nitelendirmekte, çalışma ve performansı karşılığında edinilen tüm ek menfaatleri de bu kapsam içinde değerlendirmektedir. Yukarıda bahsi geçen planlardan görüleceği üzere, Hisse Planları çerçevesinde çalışanlar, ya daha düşük bedelle hisselere sahip olmakta ya da bedel ödemeksizin, maliyetsiz olarak bu edinimleri gerçekleştirmektedirler.
Ücretlerde, gelirin elde edilmesi, menfaatin çalışanın hukuki ve ekonomik tasarrufuna geçtiği zamandır. Fiilen tahsil edilmemiş olsa dahi, ücretin talep edilebilir durumda ve işveren tarafından çalışanın emrine amade tutulmuş olması ücret gelirinin elde edilmiş olması için yeterlidir.
Taslak Gelir Vergisi Kanunu’nun 32. Maddesinde Ücret tanımı daha da genişletilerek hisse planlarına şu şekilde yer verilmiştir.
“Ücretin ödenek, cezai şart olarak ödenenler dâhil tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı) tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı, pay senedi verilmesi ya da pay senedi satın alma hakkı tanınması veya başka adlar altında ödenmiş ya da sağlanmış olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartıyla kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması, onun mahiyetini değiştirmez.”
Böylelikle, kanun koyucu işverenler tarafından sunulan hisse planlarını ücretin tanımı altında lafzen de yer vererek, bu konuyla ilgili tereddütleri ortadan kaldıracaktır.
1. Verginin Matrahı ve Vergileme Zamanı
193. sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94. Maddesinin 1. fıkrasıyla hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104. maddelere göre tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Türkiye’deki firma tarafından yapılan hisse planları çerçevesindeki ödemeler, 94. Madde kapsamında ücret stopajı yoluyla vergilenmektedir.
Direk yurtdışı firma tarafından yapılan ödemelerde ise, Gelir Vergisi Kanunu’nun 85. Maddesinin birinci fıkrasında mükelleflerin bu Kanunun ikinci maddesinde yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verecekleri belirtilmiştir.
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise yabancı memleketlerde elde edilen kazanç ve iratların mükellefin bunları Türkiye’de hesaplarına intikal ettirdiği yılda ya da Türkiye’de hesaplara intikal ettirilmemesinin mükellefin iradesi dışındaki sebeplerden ileri geldiği tevsik olunan hallerde; mükellefin bunları tasarruf edebildiği yılda elde edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Böylece, ücret stopajı ile vergilendirilemeyen gelirin elde edildiği yılda Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyanı öngörülmüştür.
Taslak Gelir Vergisi Kanunu’nun 33. Maddesinde, Mevcut Gelir Vergisi Kanunu’da açıkça yer verilmeyen vergilemenin zamanı ve matrahın nasıl belirleneceğine ilişkin açıklamalar şu şekilde belirtilmiştir.
“Hizmet erbabına pay senedi verilmesi durumunda ücret, bu pay senetlerinin hukuki ve ekonomik olarak tasarruf edilebilir olduğu tarihte, pay senedi alım hakkı verilmesi durumunda ise bu hakkın fiilen kullanıldığı tarihte elde edilmiş sayılır. Hakkın kullanıldığı tarihteki pay senedinin piyasa fiyatı ile hizmet erbabına maliyeti arasındaki fark, ücret olarak vergilendirilir. Hakkın kullanılmadan önce satılması durumunda ise satış fiyatı ile çalışana maliyeti arasındaki fark, ücret sayılır.”
Doğrudan hisse edinimlerinde (pay senedi verilmesi); çalışanlara sunulan hisselerin çalışanın hukuki ve ekonomik tasarrufuna geçmesi; hak ediş dönemi sonunda hak ediş tarihidir (vesting date).
Çalışanın bedelsiz hisse sağlanmasında; çalışan için herhangi bir maliyet oluşmadığından; hak ediş tarihindeki piyasa fiyatıyla hesaplanacak gelir, çalışanın ücret matrahını oluşturacaktır. Çalışanın iskontolu fiyattan hisselere sahip olması durumunda ise; hak ediş tarihindeki piyasa fiyatı ile çalışanın katlandığı maliyet arasındaki fark, ücret matrahını oluşturacaktır. Yapılan sözleşmeye göre, verginin işveren tarafından karşılanması durumunda; bu tutar net ücret olarak dikkate alınabilecektir.
Örneğin, yurtdışındaki grup şirketinin Türkiye’deki çalışanına bedelsiz olarak 07.03.2011 tarihinde piyasa fiyatı 50 USD olan hisselerden 100 adet verdiğini ve hak ediş süresinin de 3 sene olduğunu varsayalım. Çalışan 07.03.2014 tarihinde 3 senelik sürenin dolmasıyla beraber, hisselerin ekonomik ve hukuki tasarrufuna sahip olmaktadır. Hak ediş tarihinde 1 adet hissenin fiyatı 60 USD ise, ve çalışan 3 sene boyunca sadece Türkiye’de hizmeti ifa etti ise; çalışanın Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan etmesi gereken gelir:
Hak ediş tarihindeki piyasa fiyatı * Hak edilen hisse sayısıdır = 60 USD*100 adet= 6.000 USD’dir.
Hisse opsiyonu (pay senedi alım hakkı) sağlanması durumunda ise; çalışana sunulan hisselerin çalışanın hukuki ve ekonomik tasarrufuna geçmesi hisseleri iktisap ettiği, kullanım tarihidir (exercise date). Burada vergilenmesi gereken tutar çalışanın elde ettiği ek menfaat tutarı olacaktır.
Örneğin, çalışana verilen hisse opsiyon planında çalışan piyasa fiyatı 60 USD olan hisseyi, verildiği tarihteki 50 USD’den alma hakkına sahipse; vergiye konu edilecek tutar:
(Kullanım tarihindeki piyasa fiyatı- Opsiyon fiyatı)* Hisse sayısı = (60 USD- 50 USD)* 100 adet = 1.000 USD’dir.
2. Maliyetlerin Türkiye’deki Şirkete Yansıtılması
Piyasada sıklıkla karşılaşılan durum ise, hisse planlarının direk yurtdışı grup firmaları tarafından çalışanlara sağlanmasıdır. Ancak, Türkiye’deki firma için katma değer yaratan çalışana ait bu maliyetlerin, Türkiye’deki firmaya hak ediş dönemi sonunda yansıtıldığı görülmektedir.
Hisse Planlarını, Mevcut Gelir Vergisi Kanunu 61. Madde hükümleri çerçevesinde değerlendirdiğimizde, vergilemesinde Kanunun 94. Madde uyarınca tevkifata tabi tutulması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki örnekte, yurtdışından elde edilen ve çalışana sağlanan 6000 USD tutarındaki hisse edinim maliyetinin Türkiye’deki firmaya yansıtılması durumunda; vergileme çalışanın Türkiye bordrosu üzerinde ücret stopajına tabi tutularak vergilenecektir. Örnekten görüldüğü üzere, hisselerin verildiği 07.03.2011 tarihinde; maliyetler bu tarih itibariyle Türkiye’deki firmaya yansıtılmadığı sürece vergileme söz konusu olmayacaktır.
Dolayısıyla, hisse edinim planlarında maliyet yurtdışı şirket tarafından karşılanıyor ve Türkiye’deki şirkete yansıtılmıyor ise, vergileme çalışanın bireysel olarak bildireceği Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile; Türkiye’deki şirkete yansıtılıyor ise, Türkiye’deki bordrosu üzerinde ücret stopajı yoluyla vergilenecektir.
3. Elde Edilen Hisselerin Satılması Durumunda Vergilendirme
Mevcut Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer 80. Maddesinde; “ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç, menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar” değer artış kazancı olarak tanımlanmıştır.
Bu maddeye atıfla, 2 yıllık elde etme süresinin sadece tam mükellef kurumlara ait hisseler için geçerli olduğunu, hisse planlarının yurtdışındaki kurumlara ait olması durumunda ise, elde tutma süresinin önem arz etmeyeceği ve elden çıkarma ertesi gün dahi olsa, elde edilen gelirin değer artış kazancı olarak kabul edilerek vergilendirileceği unutulmamalıdır. İlgili Çifte Vergilendirmeyi Önlem Antlaşmaları hükümleri ayrıca değerlendirilmelidir.
Doğrudan hisse edinimlerinde, çalışan hak ediş tarihinde hisseleri elden çıkartabileceği gibi, belirli bir süre daha elde tutmayı tercih edebilir. Hak ediş tarihinde elden çıkarılması durumunda, elde tutmadan kaynaklı gelir oluşmadığından, elde edilen menfaat ücret olarak vergilenecektir. Hak ediş tarihinden sonra elde tutulmaya devam edilmesi durumunda, elde tutmadan kaynaklı pozitif fark değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Değer Artış Kazancı, tutarı ne olursa olsun ve elde tutma süresine bakılmaksızın, tam mükellef çalışan tarafından Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan edilmesi gerekecektir.
4. Uluslararası Görevlendirmeler
Çalışanların uluslararası görevlendirmelerinde ise, hisse planlarının ücret olarak vergilenmesindeki temel ilke, performansın yapıldığı ya da hak ediş dönemi içinde hizmet verilen ülkelerin de geliri vergileyebilmesidir.
Mevzuatımız açısından değerlendirdiğimizde, Gelir Vergisi Kanunu 7. Maddesinde dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç veya iradın Türkiye’de elde edilmesinde ücretler için hizmetin Türkiye’de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye’de değerlendirilmesini vergileme açısından yeterli görmektedir.
Diğer taraftan, bu değerlendirmelerde, Uluslararası Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmalarının “Mukim”, “ Bağımlı Faaliyetler” ve “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” maddeleri de dikkate alınmalıdır.
V. Sonuç
Çalışanın hisse planları ile ek bir menfaate sahip olması ve işveren tarafından ister bedelsiz verilmek suretiyle, ister iskonto uygulamak suretiyle, piyasa fiyatından daha düşük bedel ile çalışana sağladığı her ek menfaatin; ücret olarak kabul edilerek vergilenmesi gerekmektedir.
Kaynaklar:
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu
Taslak Gelir Vergisi Kanunu
13.06.2007- 10523 / B.07.1.GİB.04.99.16.01/2-MUK-78 sayılı mukteza
23.02.2012 - B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 61-724 sayılı mukteza
The National Center for Employee Ownership- https://www.nceo.org
OECD Model Vergi Anlaşması – Yorum Kitabı