Burak Uluçoban | Deloitte Vergi Denetçisi

Prof. Dr. Hüseyin TAŞTAN | Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi

(Bu makale Vergi Sorunları Dergisi'nin Eylül 2018 Sayısında yayımlanmıştır.)

ÖZET:

Bu çalışmada bağımsızlık kriterinin transfer fiyatlandırması belgelendirme raporlarında yer alması gereken ekonomik analiz sonuçlarına etkisi incelenmiştir. Bu amaçla dış emsal verileri kullanılarak işleme dayalı net kâr marjı yöntemi ile üç ayrı endüstri için emsal veri araştırması yapılmıştır. Hesaplamalardan elde edilen sonuçlar değerlendirilerek bağımsızlık kriterinin belirlenmesinde kullanılabilecek alternatif stratejiler ve bunların uygunluğu yorumlanmıştır. Buna göre, ortaya çıkan ilk sonuç, bağımsızlık kriteri genişletildiğinde, emsal olarak kullanılabilecek veri sayısının yaklaşık üç-dört katına çıkmasıdır. Bu sonuç, kıyaslamada istatistiki olarak anlamlı bir aralık belirlemek için bağımsızlık kriterinin genişletilmesinin gerekli olabileceğini ortaya koymaktadır. İkinci olarak, bağımsızlık kriteri genişletildiği zaman kârlılık göstergelerinde genel bir artış eğilimi görülmektedir. Bu eğilim, vergi idarelerinin ekonomik analize bakışını, o vergi idaresinin analizin yapıldığı taraf olan şirketin bulunduğu ülkede olup olmamasına göre ters yönde etkileyecektir. Bu sonuçlardan hareketle, Türk vergi idaresinin analizlerde kullanılan kriterin geniş tanımlanması konusunda yönlendirici bir düzenleme yapmasının uygun olacağı söylenebilir.

Anahtar Kelimeler: Transfer fiyatlandırması, Ekonomik analiz, İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi, Bağımsızlık göstergesi.

JEL Sınıflandırması: F23, H26, K34

Economic Analysis in Transfer Pricing and Independence Criterion 

ABSTRACT

In this study, we conduct a transfer pricing economic analysis that needs to be submitted in the transfer pricing documentation reports, to examine the effects of the selected independence criterion on benchmark results. To that end, we perform an analysis by applying the transactional net margin method using external comparable data for three different industries. After evaluating the results obtained from the calculations, we interpret alternative strategies that can be used in determining the independence criterion and their applicability. Our primary finding is that when we expand the independence criterion, we obtain three to four times more comparable data. This result shows that it may be necessary to extend the independence criterion to determine a statistically significant arm’s length range in comparison. The second finding is that there is a general upward trend in profitability indicators when the independence criterion is expanded. This trend will affect tax authorities' view of economic analysis in the opposite way, depending on whether the tested party is a resident of their jurisdiction or not. Based on these results, it may be argued that it is reasonable for Turkish tax authority to make guiding regulations on the use of the expanded independence criterion.  

Keywords: Transfer Pricing, Economic analysis, Transactional net margin method, Independence indicator.

JEL Classification: F23, H26, K34

GİRİŞ

Transfer fiyatı, temel olarak bir şirketin farklı birimleri arasındaki alım-satım işlemlerinde uygulanan fiyatı ifade eder[1].  Bu fiyat, şirketin birimleri arasında optimal kaynak dağılımının gerçekleştirilmesi bakımından önem taşır[2]. Ayrıca tüm birimlerin işletmenin genel olarak belirlediği stratejiye uygun ve organize olarak çalışmasını sağlamak açısından da önemlidir. 

Bir vergi güvenlik uygulaması olarak söz edildiği zaman transfer fiyatlandırması, idari açıdan aynı kurumsal yapıya ya da kişilere bağlı veya çeşitli nedenlerle birbirleri üzerinde kontrol gücü olan farklı şirketler arasındaki ticari işlemlerde (mal ve hizmet alım-satımı, kredi sağlanması, gayri maddi hak kiralanması vs.) uygulanan fiyatı ifade eder. Burada şirketlerin idari açıdan aynı kişi ya da kurumlara bağlı olmaları, aralarında kontrol gücü olması onları birbirleri açısından transfer fiyatlandırması terminolojisine göre ilişkili yapmaktadır. Bu ilişki, söz konusu iki şirket arasındaki alışverişte kullanılan fiyatın, doğal piyasa mekanizması koşullarında değil de vergiden kaçınmak gibi özel başka bir amaçla dikte edilmiş olması olasılığını taşır. Bununla beraber bu amaç her zaman vergiden kaçınmak değildir; işletmenin şirket için kaynak dağılımını düzenlemek gibi başka kaygılar da olabilmektedir. Söz konusu ilişkili şirketlerin farklı ülkelerde olması durumunda transfer fiyatı, şirketlerin kârlılığını ve dolayısıyla yerleşik oldukları ülkelerde ödeyecekleri vergi miktarını etkilediği için ülke vergi idarelerini de ilgilendirmektedir.

 

Transfer fiyatlandırması, günümüzde çok uluslu şirketlerin grup içi ticari işlemlerde uyguladıkları fiyat nedeniyle vergi gelirinde ortaya çıkabilecek aşınmayı önlemekte kullanılan bir vergi güvenlik uygulaması olarak bilinmektedir. Bu kapsamda birçok ülkenin vergi idaresi transfer fiyatlandırması yasaları ve ilgili düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemelerle, özellikle ülkelerinde yerleşik çok uluslu şirketler kendi gruplarına ait yurtdışındaki şirketlerle yaptıkları işlemlerde uygulanan fiyatın vergi gelirini aşındırmadığını, piyasa şartlarına göre belirlendiğini ekonomik analizlerin yer aldığı bir raporla belgelendirmek zorundadırlar. Tüm bu özellikleri dikkate alındığında, her ne kadar transfer fiyatlandırması bir vergi konusu olarak kamu maliyesi kavramı biçiminde görünse de ekonomi teorisi kapsamında da düşünülmesi gereken bir kavramdır. Bu nedenle uygulamada yalnızca uluslararası vergilendirmenin ilkelerini bilmek yetersiz kalabilir. Transfer fiyatlandırması aynı zamanda fiyatlandırma, ekonomi mantığı, piyasa, endüstri ve ticaret bilgisi gerektirmektedir[3]. Çünkü transfer fiyatının suni bir şekilde vergi gelirinde aşınma yaratmadığının kanıtlanması için, işlemde uygulanması gereken değişim değerinin ekonomik olarak analiz edilmesi gerekir. Söz konusu ekonomik analizlerle ilgili genel yönergeler, uluslararası kabul edilmiş yayınlar ve ulusal düzenlemelerle belirlenmiş olsa da, ayrıntılara girildiğinde analizin her aşaması için kılavuzluk sağlayacak bir kaynak yoktur. Bu durumda ekonomi teorisi mantığına dayanarak analizler yürütülmektedir.

Bu çalışmada öncelikle, farklı bağımsızlık göstergeleriyle yapılan transfer fiyatlandırması analizlerinin ne tür farklı sonuçlara yol açacağı gösterilecektir. Örnekler üzerinde farklı bağımsızlık göstergesi uygulamalarının sonuçları ortaya konarak yorumlanacak ve uygun bağımsızlık göstergesinin seçimine ışık tutacak öneriler geliştirilecektir. Bunun için ilk olarak, transfer fiyatının emsallere uygunluğunun belirlenmesi amacıyla hazırlanan raporlarda yer alması gereken ekonomik analiz açıklanacaktır. Daha sonra ekonomik analizde kullanılan başlıca transfer fiyatlandırması yöntemlerine giriş yapılacak ve işleme dayalı net kâr marjı yönteminin uygulanma aşamaları kısaca incelenecektir. Sonraki bölümde de veri tabanındaki araştırma sırasında kullanılan bağımsızlık kriteri üzerinde durulacaktır. Son olarak, bağımsızlık kriterindeki bir değişikliğin sonuçlar üzerindeki etkisini görmek için çeşitli analizler yapılacak ve ortaya çıkan sonuçlar yorumlanacaktır.

1.      Transfer Fiyatlandırması: Ekonomik Analiz

Transfer fiyatlandırması analizi aslında bir değerleme uygulamasıdır[4]. İki taraf arasında gerçekleşen ticari işlem için makul bir değişim değeri hesaplanır. Bu değerlemeyi yaparken de dayanılan değerleme standardı, emsallere uygunluk ilkesi olarak ifade edilir. Emsallere uygunluk ilkesi, ilişkili iki şirket arasındaki işlemde uygulanan fiyatın, arada böyle bir ilişki olmadığı durumda uygulanacak fiyatla aynı olmasını gerektirir[5].  Dolayısıyla transfer fiyatlandırması analizlerinde, diğer tüm koşullar aynıyken, aradaki ilişki kaldırıldığında oluşacak değer belirlenerek sonuca ulaşılır. İlişkili iki şirket arasındaki işlemde uygulanan fiyat, aralarında ilişki olmaması durumunda rekabet düzeyi, konjonktür dalgalanmaları, tarafların görece pazarlık gücü, üstlendikleri işlevler ve riskler, transfer edilen ürünün niteliği, ikame ürünün varlığı, piyasadaki regülasyon düzeyi vs. gibi ekonomik koşullar tarafından belirlenecektir. Bu nedenle transfer fiyatlandırması analizi yapmak için söz konusu koşullar dikkate alınarak ekonomik analiz gerçekleştirilir. Nesnel verilere dayanarak kanıtlanması olanaklı olmayan ve soyut argümanlar (örneğin, “genel merkezimizin belirlediği politikamız gereği grup içi işlemlerimizde uygulanacak fiyatlar pazarlık sonucu belirlenmektedir” veya “ilişkili işlemde uyguladığımız maliyet artı %x politikası uygundur, çünkü Y ülkesi vergi uzmanlarınca belirlenmiştir) kabul edilebilir değildir[6].

Transfer fiyatlandırması ile ilgili ulusal ve uluslararası birçok düzenlemeler yapılmıştır. Ancak belgelendirme raporlarında sunulması istenen ekonomik temele dayalı transfer fiyatlandırması analizinin ayrıntıları konusunda ise tüm noktaları kapsayan bir yönlendirme yoktur. Bu durumda yapılan analizde olayın özelliklerine uygun değerlendirmeler, çoğu zaman analiz yapan tarafından belirlenecektir. Ama bu yapılırken OECD’nin yayınladığı Çok Uluslu İşletmeler ve Vergi İdareleri İçin Transfer Fiyatlandırması Rehberi (Transfer Fiyatlandırması Rehberi)’nin genel ilkeleri ve var olan ulusal düzenlemeler dikkate alınmalıdır[7].

2.      Transfer Fiyatlandırması Yöntemleri

Transfer Fiyatlandırması Rehberi’nde ve Türk transfer fiyatlandırması mevzuatında, emsallere uygun fiyat veya bedel belirlenirken uygulanabilecek başlıca aşağıdaki yöntemler benimsenmiş ve açıklanmıştır[8]:

Geleneksel İşlem Yöntemleri

1.         Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi,

2.         Maliyet artı yöntemi,

3.         Yeniden satış fiyatı yöntemi,

İşleme Dayalı Kâr Yöntemleri

4.         Kâr bölüşüm yöntemi,

5.         İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi.

Genel olarak bu yöntemlerde ya doğrudan fiyat karşılaştırması ya da kâr marjı karşılaştırması yapılır. Karşılaştırılabilir fiyat yönteminde, ilişkili işlemde uygulanacak emsallere uygun satış fiyatı, ilişkisiz benzer işlemlerde uygulanan piyasa fiyatı ile karşılaştırılarak belirlenir. Doğrudan fiyat karşılaştırmasına dayandığı için emsallere uygunluğun test edilmesi konusunda en güvenilir sonuç veren yöntemdir[9]. Ancak bazı durumlarda fiyat karşılaştırmasını yapmak için gereken verilere ulaşmak mümkün değildir. Bu tür durumlarda doğrudan fiyat karşılaştırması yerine, işlemden elde edilen kârlılık düzeyi ilişkisiz kişiler arasında gerçekleşen benzer işlemlerdeki kârlılık düzeyiyle karşılaştırılır.

Kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yöntemlerde, tarafların ilişkili işlemden elde ettiği kârlılık test edilir. Maliyet artı, yeniden satış fiyatı, kâr bölüşüm, ve işleme dayalı net kâr marjı yöntemleri bu tür kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yöntemlerdir. Maliyet artı ve yeniden satış fiyatı yöntemi brüt kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yapılırken işleme dayalı net kâr marjı yöntemi ise net kâr marjı karşılaştırmasına dayanmaktadır. Kâr bölüşüm yöntemi de kâr marjı karşılaştırmasına dayalı bir yöntem olmakla beraber daha farklı bir uygulama olduğu için burada söz edilmeyecektir.

3.      Uygulamada En Çok Kullanılan Yöntem: İşleme Dayalı Net Kâr Marjı Yöntemi

Daha önce belirtildiği gibi, karşılaştırılabilir fiyat yöntemini uygulamak için gerekli fiyat verilerine ulaşmak bazı durumlarda mümkün değildir. Böyle durumlarda kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yöntemler seçilir. İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi, günümüzde mal ve hizmet alım/satım işlemleri için yapılan transfer fiyatlandırması analizlerinde uygulamada en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Bunun en önemli nedenlerinden biri işleme dayalı net kâr marjı yönteminin daha güvenilir sonuçlar vermesidir.

Kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yöntemler, iç emsal ya da dış emsal kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir. İç emsal, incelemeye konu olan işlemi gerçekleştiren ilişkili şirketlerden herhangi birinin, ilişkisiz başka şirketlerle yaptığı aynı ticari işlemi ifade eder. Eğer analiz iç emsal ile yapılıyorsa, şirketin ilişkili şirketi ile yaptığı işlemdeki kârlılığı ilişkisiz başka bir firma ile yaptığı işlemden elde ettiği kârlılıkla karşılaştırılır. Dış emsal ise, iki tarafın da incelenen işlemi gerçekleştiren ilişkili şirketler farklı, ilişkisiz firmalar olduğu benzer işlemlerdir. İç emsal verilerinin olmadığı durumlarda[10], işleme dayalı net kâr marjı yöntemi, yeniden satış fiyatı ve maliyet artı yöntemine göre daha avantajlıdır.

Dış emsal verisi ile analiz yapmak için var olan ulusal ya da uluslararası veri tabanları[11] kullanılarak emsal şirketler seçilir. Söz konusu veri tabanlarındaki bilgiler dünyadaki firmaların çeşitli kurum ve kuruluşlara gerek veri açıklama yükümlüğü nedeniyle gerek başka nedenlerle açıkladıkları için ulaşılabilen bilgileridir. Ticari veri tabanlarında bu bilgiler, kullanım kolaylığı sağlamak için özel bir biçimde düzenlenerek sunulmaktadır. Ticaret odaları, merkez bankaları gibi kimi kurumların halka açık ücretsiz sınırlı veri tabanları da olmakla beraber, günümüzde transfer fiyatlandırması ekonomik analizlerinde sıklıkla kullanılan veri tabanları, genellikle belirli bir ücret karşılığında üyelik sağlayan ticari veri tabanlarıdır.

Analiz yapanın hangi veri tabanını kullanacağı o analistin analizi yaparken her konuda olduğu gibi yaptığı sübjektif bir seçimidir ve ihtilaf durumunda tartışmaya açıktır. Ayrıca hukukiliği ne olursa olsun uzun yıllar Avrupa mali idareleri tarafından zımni olarak kabul görmüş (ve reddedilmemiş) olmalarının vergisel bir konuda yeterli derecede güvence sağladığı kanaatindeyiz. Bununla birlikte, vergi idareleri isterlerse hangi veri tabanının kullanılması gerektiği konusunda yönlendirme yapabilirler. Ama böyle bir sınırlama yapmaya şimdiye kadar pek ihtiyaç duyulmamıştır. Ülkemizde Gelir İdaresi ve Vergi Denetim Kurulu da bu ticari veri tabanlarını kullanarak değerlendirme yapmaktadırlar[12].

Veri tabanlarından bulunabilecek genel olarak karşılaştırılabilir faaliyetlere sahip firmalarının (dış emsal) gerek maliyet yapıları, gerekse işlevleri yönünden hem birbirlerinden, hem de ilişkili işlemi gerçekleştiren şirketlerden farklılık göstermesi olasılığı yüksektir (Bu durum, emsal firmalar ve ilişkili şirketlerin Faaliyet giderleri/Satışlar oranındaki farkları incelemek yoluyla gözlenebilir). Bu durumda, veri tabanlarından elde şirket verilerinin karşılaştırılabilir olmasını sağlayacak düzeltmeler ancak faaliyet giderlerinin brüt marjlardan çıkarılmasından ibaret olabilecektir. Bunu yapmak yerine işleme dayalı net kâr marjı yöntemi ile daha güvenilebilir şekilde analiz yapılabilir. Sonuç olarak, işleme dayalı net kâr marjı yönteminin uygulanması, maliyet artı ve yeniden satış fiyatı yöntemlerinin uygulamalarına göre daha güvenilir sonuçlar vermektedir[13].

İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi genelde dış emsal verileri kullanarak yapılmaktadır. İç emsal kullanarak bu yöntemle yapılan analizler çok nadirdir. İşletmelerin gelir tablosundaki ilişkisiz işlem etkilerini doğru şekilde ayrıştırmalarına olanak sağlayacak objektif kriterlerin olmaması, şirketlerin bilgi kayıt sistemlerinin analitik kapasitesinin yeterli olmaması ve işlev, risk ve varlık paylaşımı açısından genelde grup içi işlemlerle ve ilişkisiz işlemlerin farklı olması bu durumun başlıca nedenleri arasında sayılmaktadır[14].

3.1.       İşleme Dayalı Net Kâr Marjı Yönteminde Analiz Süreci

Bu bölümde işleme dayalı net kâr marjı yönteminin dış emsal verileri kullanılarak uygulandığı ekonomik analiz süreci açıklanacaktır. Sürecin açıklanması, çalışmanın sonunda, seçilecek bağımsızlık göstergesinin emsal araştırmasına etkisini görmek amacıyla gerçekleştirilecek analizlerin yapılması ile ilgili genel çerçevenin anlaşılması açısından önem taşımaktadır. İşleme dayalı net kâr marjı yönteminin güvenilir bir şekilde uygulanması için gereken adımlar şunlardır.

  • Analizin yapılacağı tarafın seçimi,

  • Analiz edilecek ilişkili işlemlere dair mali verilerin ve kıyaslamada kullanılacak zaman diliminin belirlenmesi,

  • Karşılaştırılabilir şirketlerin belirlenmesi,

  • Karşılaştırılacak kâr düzey göstergesinin belirlenmesi,

  • Karşılaştırılabilirliği arttırıcı düzeltmelerin yapılması ve

  • Sonuçların karşılaştırılarak yorumlanması.

3.1.1.      Analizin Yapılacağı Tarafın Seçilmesi

İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi, işlemi gerçekleştirenlerden yalnızca birinin kârlılığının analizine dayanır. İki şirket arasındaki işlemden ortaya çıkan toplam kâr ya da zarardan yalnızca bir tarafın payına düşen getiri (kâr ya da zarar) emsaller referans alınarak belirlenir ve geriye kalan kâr ya da zarar da doğal olarak diğer tarafa atfedilir. Bu nedenle işleme dayalı net kâr marjı yönteminde, ilişkili bir işlemin incelenmesinden önce analize hangi taraftan bakılacağının belirlenmesi önemlidir. Analizin yapılacağı taraf, genellikle işlevleri göreceli olarak basit olan, analiz edilecek ilişkili işlemlere ait kullanılabilecek en güvenilir bilginin olduğu, mali verilerinde en az düzeltim gereken taraftır[15].

Ülkemizde bu yöntemle yapılan analizlerde analizin yapılacağı taraf olarak çoğunlukla Türkiye’deki şirketler seçilmektedir. Bunun nedeni, Türkiye’de bağlı şirketi olan çok uluslu şirketlerin genellikle buradaki şirkete rutin bir getiri bırakacak sınırlı bir işlev veren bir iş modelini benimsemeleridir. Bu şirketlere, faaliyet yapılarını göreceli olarak kompleks hâle getirecek farklı işlevler verilmemektedir. Örneğin, gayri maddi haklar dâhil tüm girdileri ilişkili şirketinden temin ederek üretim yapan bir firmanın olduğu durumda iki şirket arasındaki bu ilişkili üretim faaliyeti analiz edilirken üretici şirketin alacağı rutin getiriyi hesaplayarak fiyatlandırmanın nasıl olacağını belirlemek pratik olarak daha kolay olacaktır.

3.1.2.      Analiz Yapılacak Yılın Seçilmesi

Analizin yapılacağı tarafın yalnızca 12 aylık dönemden oluşan bir hesap dönemindeki ilişkili işlemleri analiz edilebileceği gibi, analizin daha güvenilir sonuç vermesi için birden fazla yıla ait mali veriler de kullanılabilir. Bunun amacı, temel iktisadi nedenler dışındaki etkilere dayanan mali performans dalgalanmalarını birkaç yılın performans ortalamasını alarak elden geldiğince yok etmektir. Bu amaçla genellikle ilişkili işlemlere ait incelenen yıl ve önceki iki yılın verilerinin ortalamasını kullanmak faydalı olabilir. Ayrıca çok yıllık verileri kullanmak, ilgili iş alanı ve kıyas alınacak şirketlerin ürün yaşam devreleri hakkında bilgi de sağlamaktadır[16].

3.1.3.      Analizde Kullanılacak Verilerin Belirlenmesi

Daha önce de açıklandığı gibi kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yöntemlerde analizin yapılacağı tarafın ilişkili işlemden elde ettiği kâr düzeyi ilişkisiz şirketin kâr düzeyiyle karşılaştırılır. Analizin yapılacağı taraf olan ilişkili şirketin gelir tablosunda aynı dönemde gerçekleştirdiği önemli oranda başka işlemler varsa, analizin sonuçlarının daha güvenilir olması için bunların gelir tablosundan ayıklanması gereklidir. Diğer bir deyişle gelir tablosundan analizle ilgisi olmayan işlemlere ait satış ve maliyet verileri çıkarılmalıdır. Ancak bu işlemlerin, gelir tablosundaki etkisi çok düşük düzeydeyse ya da ayıklama işlemi sağlıklı bir şekilde uygulanamayacaksa bu ayıklamaya gerek görülmeyebilir.

3.1.4.      Emsal Şirketlerin Belirlenmesi

Günümüzde dış emsal kullanılarak yapılan transfer fiyatlandırması analizleri için gerekli veri ihtiyacı ticari veri tabanlarından sağlanmaktadır. Çeşitli ülkelerdeki şirketlerin halka açık verilerini derleyip, sınıflandırıp ve kullanıma daha elverişli hâle getirerek bir veri bankası oluşturan birçok ticari veri tabanı hizmeti sağlayıcısı vardır. Söz konusu veri tabanlarının en önemli özelliği verileri, analizde kullanmaya çok elverişli biçimde sınıflandırmış olmalarıdır. Şirket verileri, faaliyet gösterdikleri sektörler, ortaklık yapıları, iştiraklerinin varlığı, ciroları vs. gibi özelliklere göre sınıflandırılmıştır. Sonuç olarak söz konusu ticari veri tabanları günümüzde transfer fiyatlandırması analizlerinde hem mükellefler hem de vergi idareleri için en önemli veri kaynağıdır. Günümüzde veri araştırma şirketi Bureau van Dijk’e ait Amadeus ticari veri tabanı[17] Avrupa’da transfer fiyatlandırması analizleri için en çok kullanılan veri tabanıdır[18].

İlişkili işlemde daha önce belirtildiği gibi, fiyatı etkileyecek ekonomik faktörler dikkate alınarak emsal alınacak şirketlerin hangi özellikleri taşıması gerektiği belirlenir. Buna göre veri tabanında yapılacak araştırma için kriterler oluşturulur. Örneğin seçilecek şirketlerin cirosu belirli bir eşik değeri aşan, belirli sektörde faaliyet gösteren, ortaklık yapısı belirli özellikler taşıyan, belirli bir tarihten sonra kurulmuş, gayri maddi varlıklarının toplam varlıkları içerisindeki oranının belirli bir eşik değerde olması gibi özellikler belirlenerek araştırma kriterleri oluşturulur. Başlıca araştırma kriterleri şunlardır;

a) Coğrafya Kriteri

Analizin yapılacağı taraf hangi ülkede ya da bölgede faaliyet gösteriyorsa, ideal olarak emsal şirketlerin de aynı ülkeden ya da bölgeden olması istenir. Böylece, seçilmiş olan emsal şirketler, benzer ekonomik ortamın etkisinde faaliyet gösteriyor olacaklardır. Bunu sağlamak için veri tabanında öncelikle uygun ülke ve/veya bölgeler seçilir.

b) Endüstri Kriteri

Analizin yapılacağı tarafla benzer faaliyet yapısına sahip emsal şirketleri bulmak için aynı sektörde iş yapanları incelemek mantıklı bir yaklaşımdır. Veri tabanlarında yer alan şirketler, uluslararası olarak genel kabul görmüş endüstri kodlarına göre sınıflandırılmıştır. Bu amaçla kullanılan kodlar genelde SIC (Standard Industrial Classification/ABD Standart Endüstriyel Sınıflandırma) kodu ile NACE (Nomenclature Statistique des Activités économique dans la Communauté Européenne/Avrupa Birliği’nde İktisadi Faaliyetlerin Genel Adları) kodudur.

Tablo 1: Örnek NACE Faaliyet Kodları

 

2620 – Bilgisayar ve bilgisayar çevre birimleri imalatı (“Manufacture of computers and peripheral equipment”)

3513 – Elektrik enerjisinin dağıtımı (“Distribution of electricity”)

4645 – Parfüm ve kozmetik ürünlerinin toptan ticareti (“Wholesale of perfume and cosmetics”)

7311 – Reklam ajanslarının faaliyetleri (“Advertising agencies”)

Tam olarak aranan alanda faaliyet gösteren şirketleri tespit edebilmek amacıyla, endüstri kriterine ek olarak anahtar kelime kriteri de kullanılmaktadır. Böylece, şirketlerin veri tabanındaki endüstri sınıflandırması, iş tanımı ve faaliyet açıklamasında belirli kelime ya da kelime grupları bulunan şirketler elenerek ya da analiz kapsamına alınarak emsal veri kümesinin, tam olarak hedeflenen türde şirketlerden oluşması sağlanır. 

c) Şirket Statüsü Kriteri

Veri tabanındaki şirketlerin hepsi, incelenen dönem için aktif statüde olmayabilir. Kimisi tasfiye halinde, pasif statüde ya da iflas sürecinde olabilir. Araştırmada hedef, inceleme konusu dönemde aktif statüde olan, faaliyetleri sırasında önemli bir duraksama yaşamayan şirketler olduğu için, bu kriterle yalnızca aktif statüde olan firmaların potansiyel emsal havuzunda olması sağlanır.

ç) Bağımsızlık Kriteri 

Transfer fiyatlandırması analizlerinde kullanılacak verilerin emsallere uygunluk ilkesi gereğince birbiriyle ilişkisiz kişiler arasında gerçekleşmiş işlemlere ait olması gerektiğini daha önce açıklamıştık. Bu nedenle emsal olarak kullanılacak şirketlerin kârlılık düzeylerini etkileyen ilişkili işlemlerinin olmaması gerekir. Ancak veri tabanlarında şirketlerin ilişkili işlemlerine dair bir bilgi yoktur. Eğer böyle bir bilgiye ulaşılabilseydi çok uluslu şirketler grubunun parçası olmakla birlikte hiçbir ilişkili işlemi olmayan firmalar emsal kabul edilebilirdi.  

Söz konusu bilgiye ulaşılamaması nedeniyle şirketlerin ilişkili işlemi olma olasılığını gösteren bir derecelendirme yapılmaktadır. Bu derecelendirmede şirketlerin ortaklık yapısına ve iştirak bilgisine bakılmaktadır. Buradaki varsayım bir şirketin ortağı olan bir şirketle gerçekleştirdiği işlemde, ortağın fiyat üzerindeki belirleme/kontrol gücünün ortaklık payıyla doğru orantılı olacağı varsayımıdır. Dolayısıyla, ortaklık yapısı itibariyle başka bir şirketin iştiraki olan veya başka bir şirketin ortaklık payını elinde bulunduran şirketlerin ilişkili işlemi olma ihtimali olduğu ve ortaklık payının büyüklüğüne göre kârlılığın kolaylıkla manipüle edilmiş olabileceği kabul edilir.

Amadeus veri tabanında ortaklık yapısı bilgisi bulunan şirketler için ortaklarının ortaklık payı büyüklüğüne göre bağımsızlık derecelendirmesi yapılmıştır. Ayrıca, çoğu şirketin iştirakleri ve iştirak oranları ile ilgili bilgiye ulaşmak da mümkündür. Böylece yalnızca ortaklık yapısı uygun görülen derecede olan şirketler analize katılarak, ilişkili işlemler nedeniyle analiz sonucunda oluşabilecek etki sınırlandırılmış olur.

 d) Ulaşılabilir Veri Kriteri

Veri tabanında bulunan şirketlerin, bütün mali verilerine ulaşmak olanaklı olmayabilir. Örneğin, kimi şirketlerin gelir tablosu, bilanço kalemleri, çalışan işçi sayısı, ortaklık ve iştirak yapısı verileri eksiksiz yer alırken, kimi şirketlerin yalnızca birkaç mali verisi olmakta veya yıllara göre ulaşılabilir verileri farklı olabilmektedir. Analizde uygulanan kriterler nedeniyle birtakım verilere ulaşılması kesinlikle gerekiyorsa, bu kriter ile istenen verilerine ulaşılamayan şirketler elenir. Örneğin, bir şirket özellikleri itibariyle emsal kabul edilebilse bile incelenen yıl için faaliyet kârı bilgisi yoksa analiz sonucu kârlılık hesaplamasında kullanılamayacağı için, faaliyet kârı verisine ulaşılamayan şirketler ulaşılabilir veri kriteriyle elenir.

 

e) Hesap Türü Kriteri

Şirketlerin başka şirketlerle olan ortaklık bağı nedeniyle mali verileri konsolide olarak yayınlanıyor olabilir. Ancak şirket bazında değerlendirme yapabilmek için konsolide olmayan mali veriler gereklidir. Bu kriterle yalnızca konsolide mali verileri yer alan şirketler elenir.

 f) Kuruluş Yılı Kriteri 

Yeni kurulmuş şirketlerin toplam maliyetleri içinde sabit maliyetlerinin yüksek olması gibi nedenlerle ekonomik yapıları ve karşı karşıya oldukları ticari riskler kuruluş aşamasını tamamlamış şirketlere göre farklı olacağı için kârlılık sonuçları da farklı olacaktır. Bu nedenle kuruluş aşamasında olduğu varsayılan, belirli bir yıldan sonra kurulmuş şirketler bu kriterle elenir.

 g) Diğer Finansal Kriterler 

Yukarıdaki kriterlere ek olarak, ekonomik ve mali yapısı analizin yapılacağı tarafa daha yakın olan şirketler kimi finansal göstergelere göre belirlenerek diğerleri elenebilir. Örneğin, analizin yapılacağı taraf büyük ölçekli bir işletme ise incelenen yıllar için cirosu belli bir değerin altında olan küçük ölçekli işletmeler elenebilir. Aynı şekilde çalışan sayısına veya toplam varlıklar içindeki gayri maddi hak oranına göre de finansal kriterler belirlenebilir.

Emsal olarak aranan şirketlerin yukarıda açıklanan aşamalardan sonra, emsal şirketlerin genel kriterlerle tespit edilemeyen çok spesifik özellikleri taşıması isteniyorsa, son olarak çeşitli internet kaynakları, şirketlerin kendi web siteleri ve finansal raporlarındaki bilgiler kullanılarak emsal araştırma süreci tamamlanabilir.

3.1.5.      Analizde kullanılacak kâr düzey göstergesinin seçilmesi

İşleme dayalı net kâr marjı yöntemi, ilişkili ve ilişkisiz işlemlerdeki net kâr marjlarının karşılaştırılmasına dayanır. Karşılaştırılacak net kâr marjı maliyetler, satışlar veya varlıklar gibi ilgili ve uygun bir temele dayanarak hesaplanır[19].  Doğru şekilde uygulanması işlemin niteliğine en uygun kâr düzey göstergesinin seçimini gerektirir. Kâr düzey göstergeleri bir şirketin yaptığı yatırımlara ve üstlendiği risklere getiri oranını ölçer.

Kâr düzey göstergeleri, gelir tablosu ve bilanço bilgileri ile hesaplanabilen mali oranlardır. Uygulamada kullanılan başlıca göstergeler şunlardır[20]:

  • Net Kâr Marjı = Faaliyet Kârı / Net Satışlar;

  • Net Maliyet Artı Kâr Marjı = Faaliyet Kârı / (Satışların Maliyeti + Faaliyet Giderleri);

  • Berry Oranı = Brüt Kâr / Faaliyet Giderleri;

  • Kullanılan Varlıklara Getiri Oranı = Faaliyet Kârı / Kullanılan Varlıklar.

Yöntemin doğru şekilde uygulanması için, işlemin niteliğine en uygun kâr düzeyi göstergesinin seçilmesi gereklidir. Örneğin, Net Kâr Marjı göstergesi, işlevleri itibariyle dağıtıcı olan işletmelerin kârlılık düzeyini karşılaştırmada kullanılabilecek en uygun göstergelerden biridir. Çünkü dağıtıcı bir işletmenin kârlılık kalemini belirleyen temel unsur satış miktarıdır. Net Kâr Marjı göstergesi de, işletmenin kârlılığı ile satışları arasındaki ilişkiyi gösterir. Net maliyet artı kâr marjı göstergesi ise, üretim ya da hizmet işlevini üstlenen işletmelerin kârlılık düzeyini karşılaştırmada kullanılabilecek en uygun göstergelerden biridir. Çünkü üretim ve hizmet işletmelerinin işlevsel faaliyetinin çoğunun toplam maliyetlerine yansıyacağı öngörülür. Net maliyet artı kâr marjı da, işletmenin kârlılığı ile toplam maliyetleri arasındaki ilişkiyi gösterir.

3.2.       Karşılaştırılabilirliği Arttırıcı Düzeltmelerin Yapılması

Emsal veri kümesindeki firmaların yeterince yüksek karşılaştırılabilirlik derecesine sahip olmadığı ya da bu derecenin arttırılabileceği durumlarda çeşitli düzeltmeler yapılabilir. Örneğin, emsal alınan şirketin işletme sermayesi analizin yapılacağı taraftan önemli derecede farklıysa, bu farkın kârlılık üzerindeki etkisini giderecek işlemler yapılabilir. Bununla beraber karşılaştırılabilirliği arttırıcı düzeltmelerin her durumda rutin veya zorunlu olarak kullanılması gerekmez[21]. İzleyen analizlerde bu tür düzeltmeler yapılmayacağı için konunun ayrıntısına girilmeyecektir.

3.3.       Sonuçların Karşılaştırılarak Yorumlanması

Araştırma sonucunda emsal olduğu belirlenen şirketlerin mali verilerinden seçilen kâr düzey göstergesine göre kârlılıkları hesaplanır. Hesaplanan kârlılık verilerinden bir aralık değeri oluşturulur. Pratikte en çok kullanılan değer aralığı, sıralı veri noktalarının tam ortadaki %50’sini kapsayan, yani alt çeyrek ve üst çeyrek arasında kalan çeyrekler açıklığıdır. Daha sonra, analizin yapılacağı tarafın ilişkili işlemden elde ettiği kârlılık değerinin bu aralıkta bulunup bulunmadığına bakılır. Analizin yapılacağı tarafın ilişkili işlemden elde ettiği kârlılığın, emsallere uygunluk ilkesini karşılaması için bu aralık içerisinde olması gerekir.

4.      Bağımsızlık Kriterinin Önemi

Açıklamış olduğumuz gibi emsallere uygunluk analizi sırasında kıyaslamada emsal alınacak verilerin öncelikle ilişkisiz kişiler arasında gerçekleşen işlemlere ait olması gerekir. Bu özellik emsallere uygunluk ilkesinin temelidir ve ihlal edilmesi, yapılan analizi anlamsız kılacaktır.

Emsal şirketler seçilirken, bağımsızlık kriteri gereği karşılaştırmada kullanılacak şirketlerin ilişkili işleminin olmaması ya da varsa bile genel kârlılık düzeyi üzerindeki etkisinin ihmal edilebilir olması istenir. Ancak bu bilgiye doğrudan ulaşılamadığı için bu amaçla şirketin sermaye yapısına ilişkin bilgiler değerlendirilip dolaylı olarak ilişkili-ilişkisiz ayrımı yapılır.

Amadeus veri tabanı, ilişkili-ilişkisiz ayrımını yapabilmek amacıyla şirketleri ortaklık yapılarına göre bağımsızlıkları açısından derecelendirerek sınıflandırmıştır. Buna göre A, B, C, ve D olmak üzere dört ayrı bağımsızlık göstergesi belirlenmiş ve bağımsızlık derecesi tespit edilemeyen şirketler de U olarak sınıflandırılmışlardır. Her bir derecenin açıklaması Tablo 2’de verilmektedir[22]:

Tablo 2: Bağımsızlık Göstergelerinin Özet Açıklamaları 

Gösterge

 

A

Kayıtlı ortaklarından hiçbirinin doğrudan ya da dolaylı olarak şirketin %25’ten fazla hissesine sahip olmadığı şirketlerdir.

B

Kayıtlı ortaklarından hiçbirinin doğrudan ya da dolaylı olarak şirketin %50’den fazla ortaklık payına sahip olmadığı ama %25’ten fazla paya sahip olduğu şirketlerdir.

C

%50’den fazla hissesine dolaylı olarak sahip, kayıtlı ortağı olan şirketleri ifade etmektedir.

D

%50’den fazla ortaklık payına doğrudan sahip, kayıtlı ortağı olan şirketleri ifade etmektedir. Şubeler, yabancı şirketler ve deniz taşımacılığı şirketleri de D olarak sınıflandırılmaktadırlar.

Emsal araştırma sürecinde bu göstergelerden hangilerinin seçilmesi gerektiği konusunda uluslararası ya da ulusal bir düzenleme yoktur. Transfer fiyatlandırması analistleri ve vergi idareleri bu konuda duruma uygun sübjektif bir değerlendirme yaparlar. Örneğin bugün Türkiye’deki transfer fiyatlandırması analizlerinde genel olarak A ve B göstergelerine sahip olan şirketler analiz kapsamına alınmaktadır.

İzleyen bölümde farklı bağımsızlık göstergesiyle yapılan transfer fiyatlandırması analizlerinin ne tür farklı sonuçlara yol açacağı uygulamalı olarak örnekler üzerinde gösterilecek, sonuçlar yorumlanacak ve uygun bağımsızlık göstergesinin seçimine ışık tutacak öneriler geliştirilecektir.

5.      Farklı Bağımsızlık Göstergeleri Kullanılarak Yapılan Emsal Araştırması Örnekleri

Bu bölümde üretim, hizmet ve dağıtım (toptan satış, al-sat) olmak üzere üç ayrı işlev ve risk profiline sahip şirketler için 3 ayrı emsal araştırması yapılmaktadır. Her araştırma da kendi içinde yalnızca bağımsızlık kriterinin farklı olduğu 2 farklı senaryodan oluşmaktadır. Araştırmalar yapılırken öncelikle bağımsızlık göstergesi A olan şirketlerin verileri kullanılarak emsal kâr marjı aralığı hesaplanacaktır. Ardından bağımsızlık kriteri biraz daha gevşetilerek bağımsızlık göstergesi A ve B olanlar analiz kapsamına alınıp emsal kâr marjı aralığı hesaplaması yeniden yapılacaktır.

Araştırmalar için Amadeus veri tabanının Mart, 2018 tarihli sürümü kullanılmıştır. Tablo 3’te her üç araştırma için de kullanılan ortak kriterler sunulmuştur. Bu tabloda görüldüğü gibi her üç araştırmada  bağımsızlık kriteri dışındaki  altı ortak kriter kullanılmıştır. Bağımsızlık kriteri ise  1. Ve 2. Senaryoda değişiktir. 1. Senaryoda bağımsızlık göstergesi A olan şirketler, 2. Senaryoda ise bağımsızlık göstergesi A ve B olan şirketler analize dâhil edilmiştir.

Tablo 3: Ortak Araştırma Kriterleri 

Coğrafi Bölge Kriteri

Avrupa Birliği’ne üye 28 ülke ve Türkiye analize dâhil edilmiştir.

Bağımsızlık Kriteri (1. Senaryo)

Başka şirketlerde %25’ten fazla hissesi olan kurumlar elenmiştir.

Bağımsızlık göstergesi A olan şirketler analize dâhil edilmiştir.

Bağımsızlık Kriteri (2. Senaryo)

Başka şirketlerde %50’den fazla hissesi olan kurumlar elenmiştir.

Bağımsızlık göstergesi A ve B olan şirketler analize dâhil edilmiştir[23].

Şirket Statü Kriteri

Pasif statüde olan şirketler elenmiştir.

Kuruluş Yılı Kriteri

2010 yılından sonra kurulmuş şirketler analiz kapsamından çıkartılmıştır.

Hesap Çeşitleri Kriteri

Yalnızca hesapları konsolide edilmemiş şirketler analize dahil edilmiştir.

Mali Veri Kriteri

2014, 2015 ve 2016 mali yılları için ciro ve faaliyet kârı ya da zararı seviyesinde mali verilere sahip olmayan şirketler elenmiştir.

Faaliyet Kârı Kriteri

2014, 2015 ve 2016 mali yılları ortalamasında faaliyet zararı eden şirketler elenmiştir.

Amadeus’taki bağımsızlık göstergesi, şirketleri yalnızca ortaklık yapısı açısından değerlendirmekte, iştirak oranı ile ilgili ayrı bir gösterge sunmamaktadır. Bu durumda seçilen bağımsızlık göstergesi ile tutarlı olmak için o göstergede uygulanan eşik değerin aynısı iştirak yapısı için de uygulanmıştır. Bu amaçla Tablo 3’te de görüldüğü gibi bağımsızlık kriteri için Amadeus veri tabanından alınan A ve B bağımsızlık göstergesi kapsamındaki şirketlerin seçilmesinin yanı sıra ek bir bağımsızlık kriteri olarak, iştirak hisse oranı kriteri de kullanılmıştır. Örneğin, A bağımsızlık göstergesinin seçildiği araştırma için, başka bir şirketin %25’ten fazla hissesine sahip olan kurumlar da elenmiştir.

Tablo 4’te genel üretim şirketleri araştırması için kullanılan ortak kriterlerin yanı sıra kullanılacak olan öteki kriterler görülmektedir. Bunlar endüstri kriteri ve anahtar kelime kriterleridir.

Tablo 4: Genel Üretim Sektörü Araştırması İçin Ayrıca Uygulanan Kriterler

 

Endüstri Kriteri

Sadece aşağıdaki NACE Rev. 2.0 endüstri kodları dahilinde faaliyet gösteren şirketler taranmıştır:

 

10 – Gıda ürünlerinin imalatı (Manufacture of food products)

11 – İçeceklerin imalatı (Manufacture of beverages)

12 – Türün ürünleri imalatı (Manufacture of tobacco products)

13 – Tekstil ürünlerinin imalatı (Manufacture of textiles)

14 – Giyim eşyalarının imalatı (Manufacture of wearing apparel)

15 – Deri ve ilgili ürünlerin imalatı (Manufacture of leather and related products)

16 – Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç); saz, saman ve benzeri malzemelerden örülerek yapılan eşyaların imalatı (Manufacture of wood and of products of wood and cork, except furniture; manufacture of articles of straw and plaiting materials)

17 – Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı (Manufacture of paper and paper products)

19 – Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı (Manufacture of coke and refined petroleum products)

20 – Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı (Manufacture of chemicals and chemical products)

21 – Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı (Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations)

22 – Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı (Manufacture of rubber and plastic products)

23 – Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı (Manufacture of other non-metallic mineral products)

24 – Ana metal sanayii (Manufacture of basic metals)

25 – Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç) (Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment)

26 – Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı (Manufacture of computer, electronic and optical products)

27 – Elektrikli teçhizat imalatı (Manufacture of electrical equipment)

28 – Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı (Manufacture of machinery and equipment nec)

29 – Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı (Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers)

30 – Diğer ulaşım araçlarının imalatı (Manufacture of other transport equipment)

31 – Mobilya imalatı (Manufacture of furniture)

32 – Diğer imalatlar (Other manufacturing)

Anahtar Kelime 1

Faaliyet tanımında aşağıdaki kelimeler olan şirketler elenmiştir:

Distributor / distribution / distrib* / wholesale / wholesaler / wholesal* / Retail / retailers / retailing / retail*

Anahtar Kelime 2

Faaliyet tanımında aşağıdaki kelimeler olan şirketler analize dâhil edilmiştir:

Produce / manufacture / manufacturing / manufac* / processing / process / production / produc* / fabrication / fabricate / fabric*

Tablo 5’te ise genel dağıtım şirketleri araştırmasında kullanılan ortak kriterlerin yanı sıra kullanılacak olan öteki kriterler görülmektedir. Bunlar da endüstri kriteri ve anahtar kelime kriterleridir.

Tablo 5: Genel Dağıtım Sektörü Araştırması İçin Ayrıca Uygulanan Kriterler

 

Endüstri Kriteri

Sadece aşağıdaki NACE Rev. 2. endüstri kodları dahilinde faaliyet gösteren şirketler taranmıştır:

 

45 – Motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin toptan ve perakende ticareti ile onarımı (“Wholesale and retail trade and repair of motor vehicles and motorcycles”)

46 – Toptan ticaret (Motorlu kara taşıtları ve motosikletler hariç) (“Wholesale trade, except of motor vehicles and motorcycles”)

Anahtar Kelime 1

Faaliyet tanımında aşağıdaki kelimeler olan şirketler elenmiştir:

Produce / manufacture / manufacturing / manufac* / processing / process / production / produc* / fabrication / fabricate / fabric* / Retail / retailers / retailing / retail*

Anahtar Kelime 2

Faaliyet tanımında aşağıdaki kelimeler olan şirketler analize dâhil edilmiştir:

Distributor / distribution / distrib* / wholesale / wholesaler / wholesal*

Tablo 6’da ise genel hizmet sağlayıcı şirketler araştırması için kullanılan ortak kriterlerin yanı sıra kullanılacak olan öteki kriterler görülmektedir. Bunlar da aynı şekilde endüstri kriteri ve anahtar kelime kriterleridir.  

Tablo 6: Genel Hizmet Sektörü Araştırması İçin Ayrıca Uygulanan Kriterler

 

Endüstri Kriteri

Sadece aşağıdaki NACE Rev. 2.0  endüstri kodları dahilinde faaliyet gösteren şirketler taranmıştır:

 

33 – Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı (Repair and installation of machinery and equipment)

62 – Bilgisayar programlama, danışmanlık ve ilgili faaliyetler (Computer programming, consultancy and related activities)

63 – Bilgi hizmet faaliyetleri (Information service activities)

64 – Finansal hizmet faaliyetleri (Sigorta ve emeklilik fonları hariç) (Financial service activities, except insurance and pension funding)

69 – Hukuk ve muhasebe faaliyetleri (Legal and accounting activities)

70 – İdare merkezi faaliyetleri; idari danışmanlık faaliyetleri (Activities of head offices; management consultancy activities)

71 – Mimarlık ve mühendislik faaliyetleri; teknik test ve analiz faaliyetleri (Architectural and engineering activities; technical testing and analysis)

73 –  Reklamcılık ve piyasa araştırması

 (Advertising and market research)

78 – İstihdam faaliyetleri (Employment activities)

82 – Büro yönetimi, büro destek ve iş destek faaliyetleri (Office administrative, office support and other business support activities)

Anahtar Kelime 1

Faaliyet tanımında aşağıdaki kelimeler olan şirketler elenmiştir:

Distributor / distribution / distrib* / wholesale / wholesaler / wholesal* / Produce / manufacture / manufacturing / manufac* / processing / process / production / produc* / fabrication / fabricate / fabric* / Retail / retailers / retailing / retail* / Sale / sell*

Anahtar Kelime 2

Faaliyet tanımında aşağıdaki kelimeler olan şirketler analize dâhil edilmiştir:

Service / servicing / services

Veri tabanının, araştırmanın yapıldığı tarihte var olan en güncel sürümündeki 3.503.031 şirket, yukarıdaki kriterlere göre incelenmiştir. Yukarıdaki tablolarda özetlenen araştırmalar sonucu bağımsızlık kriterinin A olduğu 1. senaryo ile A + B olduğu 2. senaryo sonucu tespit edilen emsal şirket sayısı Tablo 7’de görüldüğü gibidir[24]: 

Tablo 7: Tespit Edilen Şirket Sayısı

 

 

Genel Üretim

Genel Dağıtım

Genel Hizmet

1.Senaryo

629

293

272

2.Senaryo

2554

932

793

Yukarıdaki tablolarda görülen, her iki senaryoda belirlenmiş olan emsal şirketlerin üç yıllık ağırlıklı ortalama verileriyle elde edilen emsal kâr marjı aralıkları Tablo 8 ve 9’da sunulmaktadır.

Kâr marjı hesaplamalarında kâr düzey göstergesi olarak Genel üretim ve hizmet şirketleri için Net Maliyet Artı Kâr Marjı, Genel Dağıtım şirketleri için de Net Kâr Marjı seçilmiştir.

1. senaryoda belirlenmiş olan emsal şirketlerin verileriyle elde edilen emsal kâr marjı aralıkları Tablo 8’de verilmiştir. Çeyrekler aralığını gösteren bölge ayrıca koyu renkle belirtilmiştir.

Tablo 8: 1. Senaryo Emsal Aralık Sonuçları

 

 

Genel Üretim

Genel Dağıtım

Genel Hizmet

Maksimum

%100,77

%44,97

%4304,70

Üst Çeyrek

%8,09

%4,69

%9,47

Medyan

%4,58

%2,05

%3,67

Alt Çeyrek

%2,36

%0,91

%1,40

Minimum

%0,00

%0,00

%0,00

2. senaryo sonucu ortaya çıkan emsal kârlılık sonuçları da Tablo 9’da görüldüğü gibidir:

Tablo 9: 2. Senaryo Emsal Aralık Sonuçları

 

 

Genel Üretim

Genel Dağıtım

Genel Hizmet

Maksimum

%332,29

%49,20

%17196,60

Üst Çeyrek

%9,07

%5,28

%12,79

Medyan

%4,92

%2,56

%4,83

Alt Çeyrek

%2,59

%1,07

%1,82

Minimum

%-118,64

%0,00

%-250,86

 

5.1.       Emsal Araştırma Sonuçları ve Yorumlanması

Araştırma sonuçlarına ilişkin ilk bulgu, beklendiği gibi, bağımsızlık göstergesinin daha geniş olması durumunda potansiyel emsal sayısının artmasıdır. Burada dikkat çekici bir diğer nokta, veri tabanındaki 3.503.031 şirket arasından bağımsızlık göstergesi A olan şirket sayısının genel üretim, dağıtım ve hizmet şirketleri için sırasıyla 629, 293, ve 272 gibi oldukça düşük düzeylerde gerçekleşmesidir. Bağımsızlık göstergesi A+B olan şirket sayılarının  ise genel üretim, dağıtım ve hizmet şirketleri için sırasıyla 2554, 932, ve 793 olduğu görülmektedir. Bu sayılar da veri tabanındaki toplam şirket sayısına oranla küçüktür. Tablo 7’de görüldüğü gibi bağımsızlık göstergesi A’dan A+B’ye genişletildiği zaman kullanılabilecek emsal şirket sayısı üretim şirketlerinde en yüksek oranda artarak 4,1 katına, dağıtım şirketlerinde 3,2 katına,  hizmet şirketlerinde ise en düşük oranda artarak 2,9 katına çıkmaktadır.

Burada emsal şirketleri işlev ve risk profili açısından genel üretim, genel dağıtım ve genel hizmet olarak çok geniş tanımladığımız için emsal şirket sayısı anlamlı bir aralık değeri oluşturmak için yeterli görülebilir.  Ancak, spesifik bir alanda faaliyet gösteren şirketleri, örneğin parfüm ve kozmetik ürünleri toptan ticareti şirketlerini (NACE Rev. 2 kodu: 4645) araştırıyor olsaydık, A bağımsızlık göstergesi seçildiğinde emsal olabilecek yalnızca 2 şirket bulacaktık. Bu da istatistiksel olarak anlamlı bir aralık oluşturmak için yetersiz olacaktı. Bağımsızlık göstergesini genişletip A + B olarak seçersek bulacağımız şirket sayısı 8 olacaktır.  Bu durumda istatistiksel olarak anlamlı bir aralık oluşturmak mümkün olabilir.

İdeal olarak bağımsızlık kriterinin en dar biçimde tanımlandığı göstergenin seçilmesi istenir. Ancak bu durumda yeterli sayıda şirket bulunamayabileceği gibi özellikle günümüzde globalleşmenin ve çeşitli piyasalardaki konsolidasyonun yaygınlığı dikkate alınırsa, emsal şirket bulamama olasılığı da yüksektir. Özellikle, yalnızca çok uluslu şirketlerin girebildiği büyük yatırım gerektiren sektörlerde kıyaslamada kullanılabilecek ilişkisiz emsal şirket bulabilmek başlı başına bir sorundur.

Ortaya koyduğumuz bu tabloda hangi bağımsızlık göstergesinin kullanılacağı her somut durumda yapılacak değerlendirme sonucu varılabilecek sübjektif bir karar olacaktır. Bu kararın belirlenmesinde uluslararası ve ulusal olarak kabul edilmiş bir karar olmamakla beraber uygulamada ülke yerel mevzuatlarındaki ilişkili kişi tanımından yola çıkılarak hangi göstergenin seçileceği belirlenebilir. Örneğin, Almanya transfer fiyatlandırması mevzuatında ortaklık payının doğrudan ya da dolaylı olarak %25’ten fazlasına sahip şirketler ilişkili kişi olarak değerlendirildiği için Almanya’daki transfer fiyatlandırması analizlerinde yalnızca bağımsızlık göstergesi A olan şirketler emsal olarak seçilmektedir[25]. Ülkemizde ise ilişkili kişi tanımı için %10 gibi bir ortaklık payı belirlenerek çok geniş tanımlandığı için ilişkisiz bir emsal bulmak neredeyse olanaksızdır.

Bağımsızlık kriterinin dar biçimde tanımlanmasının yol açtığı emsal veri yetersizliği sorununu göz önüne aldığında bağımsızlık kriterinin en çok veriye ulaşma imkânı sağlayacak şekilde geniş belirlenmesi en tercih edilebilir strateji olarak görünmektedir[26]. Bununla birlikte, bu sorunu gidermek için alternatif stratejiler de uygulanabilir. İlk olarak bağımsızlık göstergesini daha geniş biçimde (bağımsızlık göstergesi B olanları da kapsayacak şekilde) tanımlanması düşünülebilir. Bu durumda önemli olan bağımsızlık göstergesindeki bu değişikliğin kârlılık üzerindeki etkisinin ne kadar olacağıdır. Eğer görece olarak ciddi düzeyde bir etki varsa başka bir seçenek aramak gerekebilir. Örneğin, Amadeus veri tabanının araştırmanın yapıldığı tarih itibariyle en güncel sürümü olan Mart, 2018 sürümünde Türkiye’de faaliyet gösteren şirket sayısı son derece sınırlıdır. 2016, 2015 ve 2014 yılları Faaliyet Kârı ve Net Satışlar verileri olan, A bağımsızlık göstergesine uygun, Türkiye’de faaliyet gösteren şirket sayısı yalnızca 10’dur.

İkinci olarak bağımsızlık göstergesi dışındaki diğer kriterlerin genişletilmesi düşünülebilir. Örneğin, coğrafya kriteri genişletilerek yalnızca Türkiye’deki şirketler yerine Avrupa piyasasında faaliyet gösteren şirketler de analiz kapsamına alınabilir. Kimi zaman coğrafya kriterini genişletmek de yeterli olmayabilir. Bu durumda endüstri kriterini genişletmek yararlı olabilir. Örneğin, araştırma kriterleri işlevsel açıdan benzer şirketlerin olduğu farklı sektörleri de içerecek biçimde değiştirilebilir. İşlevsel benzerlik yaklaşımı denen bu yöntemde emsal alınacak şirketlerin analizin yapılacağı tarafla aynı sektörde olması yerine, benzer işlev ve risklere sahip şirketlerin olduğu farklı sektörleri içerecek biçimde genişletilir. Zaten kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yöntemlerde şirketlerin üstlendikleri işlevler ve yüklendikleri riskler önem taşıdığı için bu yaklaşım araştırmanın amaçlarına uygun ve ekonomik açıdan mantıklıdır.

Kârlılıkla ilgili hesaplarımızda ortaya çıkan sonuçlar şu özellikleri göstermektedir. İlk olarak Şekil 1’de görüldüğü gibi her üç sektör için bağımsızlık kriterleri değiştirildiğinde emsal kârlılık sonuçları birbirine çok yakın çıkmaktadır. Yalnızca hizmet şirketleri araştırması sonuçlarındaki değişim biraz daha fazladır.

Şekil 1: Emsal Aralık Sonuçlarının Sayı Doğrusu Üzerinde Gösterimi

 

Ek olarak, medyan kârlılık değeri karşılaştırıldığında bağımsızlık kriteri A+B olarak genişletildiği zaman genel üretim ve genel dağıtım şirketleri için sırasıyla %0,34 ve %0,51 puan gibi göz ardı edilebilir bir artış ortaya çıkmaktadır. Bu durumla bağımsızlık kriterinin A yerine A+B olarak kullanılması uygundur. Genel hizmet şirketleri içinse medyan kâr marjı değerindeki artış %1,16 puan olduğu için bağımsızlık kriterinin A yerine A+B olarak seçilmesi daha az tercih edilebilir.

Bu farklılıklar istatistiksel olarak her iki senaryonun da çok farklı sonuç verdiği anlamına gelse de uygulama açısından bakıldığında iki senaryo sonucunda da elde edilen çeyrekler aralığının çok farklı olmadığı ve tutarlı olduğu düşünülebilir. Transfer fiyatlandırması analizlerinin mükellef ve vergi idareleri için hem emsal araştırma sürecinde kullanılan veri tabanlarının fiyatı, hem de personel ve zaman maliyeti olarak getirdiği mali ek yük dikkate alınırsa bağımsızlık göstergesinin A+B olarak seçilmesi rasyonel bir seçim olarak görülebilir.

Kârlılık hesaplamaları ile ilgili bir diğer sonuç olarak, bağımsızlık kriteri genişletildiği zaman her üç emsal şirket araştırmasında kârlılık oranlarının arttığı görülmektedir. Bu artış en çok hizmet sektöründe dikkat çekmektedir. Genel üretimde medyan değeri %4,58’den %4,92’ye çıkarken genel dağıtımda %2,05’ten %2,56’ya ve genel hizmetlerde %3,67’den %4,83’e çıkmaktadır.

Bağımsızlık kriteri genişletildiği zaman kârlılık düzeylerinde ortaya çıkan bu artış eğiliminin nedeni, firmaların ortaklık yapısında başka firmaların payının arttıkça daha güçlü bir sermaye yapıları olması, başka firmalarla daha fazla entegre olmanın pazar avantajı sağlaması, rekabet gücü üzerinde etki olması gibi nedenlerle olabilir. Ortaklık yapısındaki böyle bir değişikliğin söz konusu etkileri bu alanda yapılacak ayrı bir çalışmaya ortaya koyulabilir ancak mevcut çalışmanın konusu değildir.

Bağımsızlık kriteri genişletildiği zaman ortaya çıkan bu kârlılık artışı nedeniyle, analizin yapıldığı tarafın yerleşik olduğu ülke mevzuatında, ilişkili kişi tanımı çok muhafazakâr yapılmış ve yalnızca bağımsızlık göstergesi A’yı kullanmayı gerektiriyor olsa bile, emsal veri yetersizliği sorununu aşmak için bağımsızlık kriterinin genişletilmesi seçeneği uygulanabilir. Çünkü bu seçenekle yapılan analiz, o ülkedeki şirketin kârlılığın daha yüksek düzeyde olması gerektiği sonucunu verecektir. Bu sonuç da vergi matrahını ve dolayısıyla o ülkenin vergi gelirini arttıracak olması nedeniyle, o ülke vergi idaresi için bir itiraz nedeni olmayacaktır.

SONUÇ

Dış emsal verileri kullanılarak kâr marjı karşılaştırmasına dayalı yöntemlerle yapılan transfer fiyatlandırması analizlerinde emsal olarak kullanılacak şirketlerin ilişkili işlemleri olmayanlar arasından seçilmesi bağımsızlık kriteri ile sağlanır. Bağımsızlık kriteri için veri tabanının sağladığı bağımsızlık göstergeleri kullanılmaktadır. Söz konusu bağımsızlık göstergeleri, şirketleri bağımsızlık derecesine göre sınıflandırmaktadır. Uygulamada, bu kriterleri en dar şekilde tanımlayacak şirketlerin araştırma kapsamına alınması en ideal yaklaşımdır. Ancak, kriteri dar bir şekilde tanımlamanın emsal veri yetersizliğine yol açması önemli bir sorundur. Kriterin nasıl tanımlanacağı ile ilgili uluslararası ve ulusal bir kılavuz bulunmaması, konuyu büyük ölçüde sübjektif yargılara bırakmaktadır. Kimi uzmanlar bağımsızlık kriterini, ülke vergi mevzuatındaki ilişkili kişi tanımından yola çıkarak hangi bağımsızlık göstergelerini seçeceğini belirlese de birçok ülke için yerel vergi mevzuatı böyle bir seçime imkân verecek şekilde düzenlenmemiştir. Bu nedenle, bağımsızlık kriteri belirlenirken seçilen bağımsızlık göstergesinin ekonomik analiz sonuçlarına etkisini incelemek ve buna göre uygun bağımsızlık göstergesinin seçimine ışık tutacak öneriler geliştirmek amacıyla her birinde farklı bağımsızlık göstergelerinin kullanıldığı analizler yapılmıştır.

Üretim, dağıtım ve hizmet şirketleri için genel olarak yaptığımız araştırma sonucu bağımsızlık göstergesinin emsal sayısı ve kârlılık sonuçları olmak üzere başlıca iki konuda önemli etki yarattığı görülmektedir. Öncelikle, bağımsızlık kriteri mevcut bağımsızlık göstergeleri içerisinden en dar kapsamlı olan A göstergesi seçildiği zaman, emsal olabilecek şirket sayısı çok önemli miktarda azalmaktadır. Bu durumda bağımsızlık kriterinin değiştirilmesi ya da bağımsızlık kriteri sabit tutulup diğer kriterlerin değiştirilmesi gibi alternatif yollara başvurmak, içinde bulunan koşullara göre mantıklı olacaktır. Yeterli emsal veriye ulaşılamaması durumunda hangi alternatif yolun izleneceği; bağımsızlık kriterinin mi yoksa diğer kriterlerin mi gevşetileceğine, o kriterin kârlılık üzerindeki etkisinin nasıl olduğuna bakılarak karar verilebilir. Bu da ayrı bir araştırmanın konusudur.

Araştırma sonuçları arasında dikkat çeken diğer bir konu ise bağımsızlık kriterini genişlettikçe kâr marjlarının da artış eğilimi göstermesidir. Bu durum dikkate alındığında bağımsızlık kriterinin geniş seçilmesi, analizin yapıldığı taraf olan şirketin bulunduğu ülke için daha yüksek bir vergi matrahına yol açması nedeniyle, o ülkenin vergi idaresi yönünden kabul edilebilir bir seçenektir.

Bu sonuçlardan hareketle Türk transfer fiyatlandırması düzenlemelerinde ekonomik analiz yapılırken uygulanacak bağımsızlık kriterinin seçilmesi ile ilgili yönlendirici açıklamalar getirilerek uygulamalarda ülke çapında belirli standartların oluşmasına katkı sağlanabilir. Bu katkı sağlanırken de seçilecek bağımsızlık kriterinin ilişkili kişi tanımındaki gibi muhafazakâr bir eşik değeri yerine daha geniş şekilde tanımlanması ekonomik analizlerde daha fazla potansiyel emsal veriye ulaşma olanağı sağlayarak iş ve maliyet yükünü azaltacaktır. Böyle bir uygulama, kârlılık sonuçlarından görüldüğü gibi, ortalamada vergi geliri bakımından Türkiye aleyhine sonuçlar doğurmayacağı için ayrıca tercih edilebilir.

KAYNAKÇA

Amadeus veri tabanı, TP Catalyst Kullanım Kılavuzu. https://tpcatalyst.bvdep.com, [06.06.2018].

Avrupa Komisyonu, Deloitte, Study on Comparable Data Used For Transfer Pricing in the EU. Brüksel, 2016.

Goex Robert & Schiller Ulf., “An Economic Perspective on Transfer Pricing”. Handbooks of Management Accounting Research. ed. Christopher S. Chapman, Anthony G. Hopwood ve Michael D. Shields. Elsevier Ltd, 2007.

OECD Country Profiles, http://www.oecd.org/tax/transfer-pricing/transfer-pricing-country-profiles.htm, [06.06.2018].

OECD, Review of Comparability and Of Profit Methods, 2010.

OECD, Transfer Pricing Guidelines for Multinational Enterprises and Tax Administrations. Paris, Temmuz 2017.

Schuster Peter, Transfer Prices and Management Accounting, Springer International Publishing, 2015

Toros Özgür, A Beginner's Guide to Transfer Pricing: Theory for Practice, 2016.

Toros Özgür, “Yeni Transfer Fiyatlandırması Mevzuatına Göre Ekonomik Analiz”.
https://www.verginet.net/Dokumanlar/2009/haber/Transfer_Fiyatlandirmasi_Ekonomik_Analiz.pdf [06.06.2018].

Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ (Seri No:1)

TÜSİAD, Transfer Fiyatlandırması Semineri Değerlendirme Raporu, İstanbul, 2013. http://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/8616-transfer-fiyatlandirmasi-semineri-degerlendirme-raporu [06.06.2018].

United Nations, Practical Manual on Transfer Pricing for Developing Countries, New York, Haziran 2011. http://www.un.org/esa/ffd/tax/2011_TP/TP_Chapter4_Capability.pdf  [06.06.2018].


 

[1] Peter Schuster, Transfer Prices and Management Accounting, (Springer International Publishing, 2015), s.5

[2] Robert Goex & Ulf. Schiller, “An Economic Perspective on Transfer Pricing”, Handbooks of Management Accounting Research, ed. Christopher S. Chapman, Anthony G. Hopwood ve Michael D. Shields (Birleşik Krallık: Elsevier Ltd, 2007): 1

[3] United Nations, Practical Manual on Transfer Pricing for Developing Countries, (New York, Haziran 2011), Bölüm 4 s.7, http://www.un.org/esa/ffd/tax/2011_TP/TP_Chapter4_Capability.pdf  [06.06.2018]

[4] TÜSİAD, Transfer Fiyatlandırması Semineri Değerlendirme Raporu, (İstanbul, 2013), s.13, http://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/8616-transfer-fiyatlandirmasi-semineri-degerlendirme-raporu [06.06.2018]

[5] OECD, Transfer Pricing Guidelines for Multinational Enterprises and Tax Administrations, (Paris, Temmuz 2017), s.35 ve Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ (Seri No:1),  Madde 13, 3.fıkra

[6] Özgür Toros, Yeni Transfer Fiyatlandırması Mevzuatına Göre Ekonomik Analiz, s.1, https://www.verginet.net/Dokumanlar/2009/haber/Transfer_Fiyatlandirmasi_Ekonomik_Analiz.pdf [06.06.2018]

[7] Transfer Fiyatlandırması Rehberi, birçok ülkenin transfer fiyatlandırması mevzuatını belirlerken referans aldığı bir kaynaktır. Türk transfer fiyatlandırması mevzuatı da bu rehberde yer alan ilkelere dayalı olarak hazırlanmıştır.

[8] OECD (2017), age, Bölüm II, s. 97-146 ve Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1)

[9] Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ (Seri No:1), s.13

[10] Kâr marjına dayalı yöntemleri uygulayabilmek için gerekli iç emsal verileri çoğu zaman yoktur. [Avrupa Komisyonu, Deloitte, Study on Comparable Data Used For Transfer Pricing in the EU, (Brüksel, 2016), s.91]

[11] Transfer fiyatlandırmasında kullanılacak veri tabanları ile ilgili hukukî bir düzenleme yoktur. Transfer fiyatlandırması konusundaki çeşitli ihtilaflarla ilgili mahkeme kararlarında veri tabanı söz konusu olduğu zaman tartışılan şey, genelde veri tabanı değil veri tabanının kullanımının doğru biçimde yapılıp yapılmadığı ile ilgilidir.

[12] TÜSİAD, age, s.25 – 38.

[13] OECD/Centre for Tax Policy and Administration, Review of Comparability and Of Profit Methods, (2010), s. 69-72, , ve Özgür Toros, A Beginner's Guide to Transfer Pricing: Theory for Practice, (2016), s.43

[14] Avrupa Komisyonu, Deloitte, age, 13

[15] OECD (2017), age, Bölüm III, s.153

[16] OECD(2017), age, Bölüm III, s.169

[17] https://amadeus.bvdinfo.com/

[18] Avrupa Komisyonu, Deloitte, age, s.29.

[19] OECD (2017), age, Bölüm II, s.117.

[20] OECD (2017), age, Bölüm II, s.127-130.

[21] OECD (2017), age, Bölüm III, s.117.

[22] TP Catalyst - User Guide, https://help.bvdinfo.com/mergedProjects/67_EN/Home.htm, [06.06.2018]

[23] Bağımsızlık kriteri uygulanırken, aile şirketlerini ve gerçek kişilere ait şirketleri araştırma kapsamında tutmak amacıyla, veri tabanında tüm ortaklarının “bir veya birden fazla gerçek kişi ya da aile” kategorisine ya da “Çalışanlar/Müdürler/Direktörler” kategorisine ait olan şirketler ve %25’ten fazla ortaklık payına sahip tüm ortaklarının bu kategorilere ait olduğu şirketler analize dahil edilmiştir.

[24] Araştırma sırasında verilerinin tutarsız olduğu tespit edilen şirketler manuel olarak analiz kapsamından çıkarılmıştır.

[25] OECD Country Profiles, Germany, http://www.oecd.org/tax/transfer-pricing/transfer-pricing-country-profiles.htm, [06.06.2018]

[26] Avrupa Komisyonu, Deloitte, age, s.165