Arzu AKÇURA DEĞER, SMMM | Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Kıdemli Müdürü

I.
Giriş
 
Öteden beri ülkemizde ücret gelirleri değişik yöntem ve araçlarla korunmaya çalışılmış ve bu kapsamda farklı vergi uygulamalarına başvurulmuştur. Şöyle ki, önceleri “özel indirim” adı altında yapılan düzenleme, daha sonra 3946 Sayılı Kanun ile getirilen “özel gider indirimi” düzenlemesiyle değiştirilmiş ve nihayet 4842 Sayılı Kanun ile “Ücretlilerde Vergi İndirimi” uygulamasına geçilmiştir. Son olarak, 5615 sayılı Kanun ile “Ücretlilerde Vergi İndirimi” uygulaması 01.01.2007 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılarak “Asgari Geçim İndirimi” uygulamasına geçilmiştir. Bu sistem 01.01.2008 tarihinden itibaren elde edilecek gelirlere uygulanmak üzere Kanun’un yayım tarihinde yürürlüğe girmiştir. Uygulamanın usul ve esaslarına 04.12.2007 tarihinde yayımlanan 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer verilmiştir. Aşağıda Asgari Geçim İndirimi uygulamasının ana hatlarına kısaca yer verildikten sonra özellik arz eden noktalara değinilecektir.
 
II. Asgari Geçim İndirimi 
 
Uygulama, tam mükellef gerçek kişilerin gerçek usulde vergilendirilen ücretleri için geçerlidir. Bu yeni uygulama ile amaçlanan, sistemin mutlak surette ücretliye yansıması ve ücretlinin vergi yükünü azaltmasıdır. Sistem, kısaca, ücretlilerin aylık vergi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından “asgari geçim indirimi” adı altında belirli bir tutarın indirilmesi olarak özetlenebilir. Bu tutarın tespiti kısaca aşağıdaki gibidir;
 
  1. Ücretlinin medeni durumu, çocuk sayısı dikkate alınarak, yılbaşında geçerli olan asgari ücret üzerinden asgari geçim indirimine esas tutar bulunacak,
  2. Bu tutara gelir vergisi birinci dilimine uygulanmakta olan %15 oranı uygulanarak asgari geçim indirimi tutarı bulunacak,
  3. Hesaplanan yıllık tutarın 1/12’si ücretlinin aylık olarak hesaplanan gelir vergisi tutarından indirilecektir.
  4. Ücretlinin medeni durumu ve çocuk sayısına göre dikkate alınacak oranlara aşağıda yer verilmiştir.
  • Mükellefin kendisi için % 50’si,
  • Çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u,
  • Çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere ilk iki çocuk için % 7,5’i,
  • Diğer çocuklar için % 5’i.
            Yeni uygulama, çalışanların medeni hali ve aile durumunu esas almak suretiyle eşitlik getirmiştir. Bu nedenle, daha üst gelir vergisi dilimlerine yer alan yüksek ücretliler açısından uygulamanın bir dezavantaja sebep olduğu söylenebilir.
 
III. Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Hususlar
 
I. Çocuk Tabiri
 
İndirimin uygulamasında “çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları ifade etmektedir. Eşlerden her ikisinin de ücretli çalışan olması durumunda, çocuklar için asgari geçim indirimi uygulamasından eşlerden yalnızca birisinin faydalanması mümkün olup çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dahil edilecektir. Boşananlar için indirim tutarının hesabında, nafakasını sağladıkları çocuk sayısı dikkate alınır.
 
II. Eş Tabiri
 
Madde metninde, ücretlilerin, “çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşleri” için %10 oranında asgari geçim indiriminden yararlanabilecekleri belirtilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken iki husus söz konusudur. Öncelikle “çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş” tanımından ne algılanması gerektiği tereddütlere neden olmuştur. Fakat 265 Seri No.lu GVK Tebliğinde yapılan açıklamalarla sadece ücret geliri elde eden eş çalışan eş olarak kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle eşin, ücret geliri dışında ticari, sınai, zirai ve meslek faaliyetlerinin olması ya da menkul/gayrimenkul sermaye iradı elde etmesi uygulamada herhangi bir değişikliğe neden olmayacaktır. Durumun tek istisnası; münhasıran emekli maaşı alanlardır. İkinci konu ise kişiler arasında evlilik bağının bulunması gerekliliğidir.
 
III. Ücretlinin Aile Durumundaki Değişiklikler
 
GVK’nun 32. maddesinde; “indirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medenî hali ve aile durumu esas alınır.” ibaresine yer vermek suretiyle yıl içerisinde indirim tutarının değişmesi ancak çalışanın aile durumunda (medeni hali, çocuk sayısı, eşin işten ayrılması, vefat, doğum, boşanma vb) meydana gelebilecek değişiklikler sonucu olabileceği belirtilmiştir.
 
IV. Yıl İçinde Asgari Ücret ya da Gelir Vergisi Diliminde Değişiklik Olması Durumu
 
Yıl içerisinde aylar itibarıyla uygulanacak asgari geçim indirimi tutarı, ilgili yılın başında o yıl için geçerli olacak olan ve 16 yaşından büyükler için belirlenen asgari ücret tutarı dikkate alınmak suretiyle hesaplanacaktır. Mevcut uygulamada tebliğde yer verildiği üzere bu tutar yıl içerisinde çalışanın sosyal durumunda değişiklik olmadığı sürece başka nedenlerle değişmeyecektir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 27.12.2007 tarih ve 2007/1 sayılı Kararı’na göre 16 yaşından büyük işçiler için asgari ücret, 2008 yılının ilk altı ayı için aylık brüt 608,40 YTL olarak belirlenmiştir. Bu durumda asgari geçim indirimi hesabında dikkate alınacak yıllık asgari brüt ücret tutarı 7.300,80 YTL’dir.
 
V. Peşin Ödenen Ücretlerde Asgari Geçim İndirimi Uygulaması
 
Her ne kadar ücret/maaş ödemesi aylık dönemler itibarıyla yapılıyor olsa da uygulamada farklı durumlara da rastlamak mümkündür. Örneğin, ücretler birkaç ayı ya da yılı kapsayacak şekilde peşin olarak da ödenebilmektedir. Asgari geçim indirimi açısından, peşin olarak ödenen ücretler nakden/hesaben ödemenin yapıldığı dönemin geliri sayılacaktır.
 
VI. Birden Fazla İşverenden Ücret Geliri Elde Edilmesi
 
Çalışanın, birden fazla işyerinde çalışmak suretiyle birden fazla ücret geliri elde etmesi durumunda asgari geçim indirimi en fazla ücreti ödeyen işveren tarafından yapılacaktır. Genel Tebliğ’de belirtildiği üzere, ücretliler medeni durumu ve çocuk sayısı hakkında bildirimlerini, en yüksek ücret geliri elde ettikleri işverene vererek uygulamanın ilgili işverence yerine getirilmesini sağlayacaklardır. En yüksek ücretin hangi işverenden alınacağının belli olmaması halinde ise, indirimden yararlanacağı işvereni ücretli kendisi belirleyecektir. Ücretlinin aynı anda birden fazla işverenden dolayı asgari geçim indiriminden faydalandığının tespiti halinde oluşan vergi ziyaı ücretliden cezalı olarak tahsil edilecektir.
 
Ayrıca, birden fazla işverenden tevkifata tabi tutulmuş ücret geliri elde edilmesi nedeniyle yıllık beyanname vermesi gereken ücretliler, beyan edilen gelir üzerinden hesaplanan vergiden, yıl içinde kendisine ödenen ücret üzerinden kesilen gelir vergisinin asgari geçim indirimi mahsup edilmeden önceki tutarını mahsup edeceklerdir. 
 
Diğer taraftan, GVK 95. madde kapsamında tevkifata tabi olmayan ücret geliri elde edilmesi nedeniyle yıllık beyanname verecek olan ücretlilerde, asgari geçim indirimi, yıllık beyannamede hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilmek suretiyle gerçekleştirilecektir. Mükellefler, “Aile Durumu Bildirimi” formunu doldurarak yıllık beyanname ekinde vergi dairesine ibraz edeceklerdir. Yıllık beyannameye diğer gelirlerin de eklenmesi durumunda, asgari geçim indirimi ancak beyan edilen ücret gelirlerine isabet eden vergiden indirilecek, indirilmeyen kısmın ise diğer gelirler üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmesi mümkün olmayacaktır. Bu kapsamda, mükellefler asgari geçim indiriminden, 2008 yılı gelirlerini beyan edecekleri Mart 2009 tarihinde verecekleri yıllık beyannamede yararlanabileceklerdir.
 
VII. Özel Hesap Dönemine Tabi İşletmelerde Asgari Geçim İndirimi
 
Vergi Usul Kanunu’nun 174. maddesinde belirtildiği üzere hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır, ancak takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı’nca 12’şer aylık özel hesap dönemleri belli edilebilir. Bu kapsamda işletmenin hesap döneminde birden fazla takvim yılı söz konusu olacak ancak ticari ve zirai kazançlar, hesap döneminin kapandığı takvim yılının kazancı sayılacaktır. Bu işletmelerde çalışanların asgari geçim indirimi uygulamasının nasıl olacağı konusunda tebliğde ayrı bir açıklamaya yer verilmemiştir. Kısaca, ücretlilerin asgari geçim indirimi hesabında işletmenin özel hesap döneminin mi dikkate alınacağı (özel hesap döneminin başladığı ya da sona erdiği takvim yılı başındaki asgari brüt ücret tutarı) yoksa özel hesap döneminden bağımsız olarak ilgili ayın ait olduğu takvim yılı başındaki asgari brüt ücretin mi dikkat alınması gerektiği yönünde açık bir düzenleme yoktur. Ancak, işletmenin özel durumundan kaynaklanan uygulamanın çalışanlara yansıtılmamasının yerinde olacağı tabidir.
 
VIII. Kısmi Dönemde Çalışılması
 
GVK’nın 32. maddesinde, Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm doğrultusunda, ücret gelirinin kısmi döneme ait olması durumunda, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle hesaplama yapılacaktır. Kısaca, ay içerisinde kaç gün çalışıldığının asgari geçim indirimi uygulaması açısından herhangi bir önemi yoktur. Ancak, yılın belirli bir döneminde çalışılması durumunda çalışılmayan aylar için uygulamadan yararlanılmayacaktır. Konuyla ilgili diğer bir husus da, fiilen çalışılıp çalışılmamasıdır. Tebliğde fiilen çalışılmaya atıfta bulunulmamıştır. Dolayısıyla gerek işverenden kaynaklanan gerekse de çalışanın özel nedenlerinden kaynaklanan ve fiilen çalışmaya imkan vermeyen durumlar, uygulamaya engel teşkil etmemektedir.
 
IX. Vergi Kesintisi ve Asgari Geçim İndirimi Uygulaması
 
Asgari geçim indirimi uygulamasından,
 
  1. Ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişiler (dar mükellefler hariç),
  2. Tevkifata tabi olmayan ücret gelirlerini yıllık beyanname ile bildirenler,
  3. GVK’nın 61. maddesi kapsamında değerlendirilen ücret geliri elde edenler, (sosyal güvenlik destekleme primi ödemek suretiyle çalışanlar ile kurumların yönetiminde görevli olanlar) asgari geçim indiriminden yararlanacaklardır.
 
Asgari geçim indirimi uygulamasının, çalışana katkısı, ödenmesi gereken verginin eksik ödenmesi ya da ödenmemesi suretiyle gerçekleşmektedir. Dolayısıyla, ödenecek vergisi bulunmayan ücretlilerin indirimden yararlanma imkanı yoktur. Bu nedenledir ki ücretlinin faydalanabileceği azami asgari geçim indirimi tutarı ödenecek vergiden fazla olamayacaktır. Asgari geçim indirimi tutarının ücret vergisini aşması halinde, aşan kısmın ücretliye iadesi söz konusu değildir.
 
X. Asgari Geçim İndiriminden Yararlanamayacaklar
 
265 Seri No.lu Tebliğ’in 3. maddesinde, ücret geliri elde edenlerden kimlerin asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanamayacağı açıklanmıştır. Buna göre;
 
a.  Ücretleri diğer ücret kapsamında vergilendirilen hizmet erbabı: “Diğer Ücret” tanımına GVK’nun 64. maddesinde yer verilmiştir. Bu kapsamda değerlendirilmesi gereken hizmet erbabı kısaca aşağıdaki gibidir;
  1. Kazançları basit usulde tespit edilen ticaret erbabının yanında çalışanlar,
  2. Özel hizmetlerde çalışan şoförler,
  3. Özel inşaat sahiplerinin ücretle çalıştırdıkları inşaat işçileri,
  4. Gayrimenkul sermaye iradı sahibi yanında çalışanlar,
  5. Gerçek ücretlerinin tespitine imkan olmaması sebebiyle, Danıştay’ın müspet mütalaasıyla, Maliye Bakanlığı’nca bu kapsama alınanlar.
 
b.  Dar mükellefiyet kapsamında ücret geliri elde edenler: Asgari geçim indirimi uygulamasından gerçek usulde ücret geliri olan tam mükellef gerçek kişiler yararlanmaktadır. Dolayısıyla dar mükellef gerçek kişilerin Türkiye’de elde ettikleri ücret gelirleri nedeniyle asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanmaları mümkün değildir. Şöyle ki, dar mükellef gerçek kişinin yıl içinde tevkifata tabi tutulmuş ücret geliri elde etmesi ya da tevkifata tabi tutulmamış ücret geliri elde etmesi nedeniyle yıllık beyanname vermesi durumunda da asgari geçim indirimi uygulamasından yararlanamayacaktır.
 
c. Başka bir kanun hükmü(3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, 4490 Sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu vb.) uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanlar: Tebliğ’de düzenlendiği üzere, başka bir kanun hükmü uyarınca ücretlerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayanların asgari geçim indiriminden yararlanması mümkün değildir. Asgari geçim indirimi, temelde çalışanın ödediği gelir vergisi tutarından belirli bir indirimin yapılarak, söz konusu tutarın işverence nakden çalışana ödenmesi üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla, çeşitli kanunlar neticesinde gelir vergisi istisnasından yararlanılması ve ücretin vergi yükü taşımaması durumunda asgari geçim indirimi uygulaması gerekliliği de ortadan kalkmaktadır.
 
 
d.    Ücret geliri elde etmeyen diğer gerçek kişiler: Mevcut düzenlemede asgari geçim
indirimi sadece ücret gelirleri için geçerlidir. Yani, GVK’nın 2. maddesinde yer alan ücret dışındaki diğer 6 gelir unsurunun elde edilmesi halinde asgari geçim indirimi uygulanması söz konusu değildir.
 
XI. Sakatlık İndirimi, Şahıs Sigorta Primleri, Bireysel Emeklilik Sistemi Katkı Payları
 
Çalışanın sakatlık indiriminden yararlanması durumunda, gelir vergi matrahı hesaplanırken sakatlık indirimi mahsup edilecek, sakatlık indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından asgari geçim indirimi tutarı mahsup edilecektir. Kısaca, tebliğde de belirtildiği üzere sakatlık indirimine öncelik verilmiştir. İndirim dolayısıyla gelir vergisi matrahı azaltılmakta ve asgari geçim indirimi uygulaması zorlaşmaktadır. Söz konusu indirimden dolayı ücretinden gelir vergisi tevkifatı yapılmayan ya da daha az yapılan ücretlinin, bu nedenle yararlanamadığı asgari geçim indirimi tutarının çalışana iadesi veya sonraki aylardaki vergi hesabında dikkate alınması mümkün değildir.
 
GVK’nın 63 ve 89. maddeleri uyarınca ve bu maddelerde belirtilen şartlar çerçevesinde, şahıs sigortaları primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının gelir vergisi matrahının tespitinde indirimi mümkündür. Söz konusu uygulama, çalışanın gelir vergisi matrahının azaltılmasına yöneliktir. Diğer taraftan asgari geçim indirimi tutarı, çalışan tarafından ödenecek gelir vergisinden düşülmektedir. Dolayısıyla, gerek şahıs sigorta primleri gerekse bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları gelir vergisi matrahını azaltırken, asgari geçim indirimi uygulamasını da zorlaştırmaktadır.
 
XII. 5084 Sayılı Kanun Kapsamında Asgari Geçim İndirimi Uygulaması
 
Yatırımların ve istihdamın teşviki konusunda yürürlükte bulunan 5084 sayılı Kanun ile getirilen teşvik unsurlarından biri de gelir vergisi stopajı teşvikidir. Söz konusu teşvik, Kanun’un 3. maddesinde düzenlenmiş olup, belirtilen şartlar dahilinde istihdam edilen işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin; organize sanayi veya endüstri bölgelerinde kurulu iş yerleri için tamamının, diğer yerlerdeki iş yerleri için %80’inin, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden terkin edileceği belirtilmiştir. Bugün itibarıyla 49 il 5084 sayılı Kanun kapsamında yer almaktadır. Esasen, bu teşvik kanunu, işverene çalıştırdığı işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin belirli yüzdesini ödememe (terkin)  imkanı tanımaktadır. Bu noktada, söz konusu gelir vergisi stopaj teşviki asgari geçim indirimi uygulaması ile çakışmaktadır. Teşvik kanunu, işverenin lehine bir uygulama iken, asgari geçim indirimi ücretliden tevkifat yoluyla kesilecek gelir vergisi tutarının bir kısmının ücretliye nakden ödenmesi esasına dayanmaktadır. Bu kapsamda açıklayıcı bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.
 
XIII. Ücretlinin İşverene Bildirim Yükümlülüğü
 
Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında “Aile Durumu Bildirimi” formunu doldurarak işverene bildirimde bulunacaklardır. Çalışanların sosyal durumlarında herhangi bir değişikliğin olmaması halinde her bir ücret dönemi için bu formu doldurmalarına gerek bulunmamaktadır. Ancak, çalışanın medeni hali ve aile durumunda asgari geçim indirimi uygulamasını etkileyecek bir değişikliğin olması durumunda, bu değişikliğin işverene bir ay içerisinde bildirilmesi gerekmektedir. Söz konusu değişiklikler, işverene bildirimin yapıldığı tarih itibarıyla uygulanacaktır.
 
Ayrıca, asgari geçim indirimi hesabında dikkate alınan medeni hal, aile durumu, eşin iş ve gelir durumu hakkında bilgilerde ücretlinin beyanı esas alınmaktadır. Şöyle ki 265 Seri No.lu GVK tebliğinde, “...Bu uygulamada eşin çalışmadığı ve herhangi bir gelirinin olmadığına ilişkin olarak (aksi tespit edilmediği sürece) ücretlinin beyanı yeterli olacaktır...” ibaresine yer verilmiştir. Ancak, ücretlilerin bildirimlerini zamanında yapmaması ya da yanlış (kasten/hataen) bildirimde bulunması durumunda cezai bir sorumluluktan bahsedilmemiştir. Genel hükümler çerçevesinde, ücret gelirlerinin kesinti yoluyla vergilenmesi ve beyanı işverenin sorumluluğundadır. Dolayısıyla, eksik ya da yanlış vergileme yapılması işverenin cezalı tarhiyata muhatap olacağı anlamına gelmektedir. Ne var ki ücretlinin yanlış/eksik beyanının işveren nezdinde cezalı tarhiyata neden olması durumunda işverenin, çalışana rücu hakkı vardır. Diğer taraftan, çalışanın, işverene yanlış/eksik bildirimde bulunması hali, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-a maddesi kapsamında işçinin gerçeğe uygun olmayan bilgiler vererek işvereni yanıltması ya da 25/II-e maddesi kapsamında, işçinin işverenin güvenini kötüye kullanması, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış kapsamında değerlendirilebilir. Bu durumda, işverenin iş sözleşmesini tazminat ödemeksizin feshetme hakkı gündeme gelir.
 
XIV.  Asgari Geçim İndiriminin Ücretliye Nakden Ödenmesi Zorunluluğu
 
İşverenler tarafından hizmet erbabının ücret gelirlerinden kesilen gelir vergisinden mahsup edilen asgari geçim indirimi tutarı, ilgili ayın ücretiyle birlikte ücretliye nakden ödenecektir. Ödenmemesi halinde, bu tutar, işveren tarafından haksız yere yapılan mahsup işlemi olarak değerlendirilecek ve tevkif yoluyla kesilen verginin eksik beyan edildiği kabul edilerek işveren hakkında cezalı tarhiyat yapılacaktır. Ayrıca, çoğu işveren, işçisiyle net ücret üzerinden anlaşmaktadır. Net ücret uygulaması, işçinin asgari geçim indiriminden yararlanmasına engel teşkil etmez. Aylık olarak bu tutar, işçinin gelir vergisi tutarından mahsup edilerek, net ücretiyle birlikte kendisine ödenecektir.
 
XV. İşverenlerce Yapılması Gerekenler
 
İşverenler, çalışanları tarafından doldurularak kendilerine ulaştırılan “Aile Durumu Bildirimi” formunu esas almak suretiyle her yılın Ocak ayında Asgari Geçim İndirimine Ait Bordroyu düzenleyeceklerdir. İşbu bordroda, her aya ilişkin ücretliler için hesaplayacakları asgari geçim indirimi tutarını gösterecekler ve bu tutarı ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup ederek ücretliye nakden ödeyeceklerdir. Mahsup edilecek asgari geçim indirimi tutarı, hesaplanan gelir vergisi tutarını aşmayacaktır.
 
Asgari Geçim İndirimi tutarı muhtasar beyannamede, “Asgari Geçim İndiriminden Doğan Mahsup Edilecek Gelir Vergisi” açıklamalı 22 nolu satıra yazılacaktır. Tebliğde belirtildiği üzere, işverenler ilgili ayda çalışanlarına ödemiş oldukları asgari geçim indirimi tutarları toplamını bu aya ilişkin verecekleri muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından (ücret ve diğer ödemeler üzerinden tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından) mahsup edeceklerdir. Dolayısıyla, aylık muhtasar beyanname veren işverenler Ocak 2008 dönemine ilişkin ücretlilere ödemiş oldukları asgari geçim indirimi tutarını 23.02.2008 tarihinde verdikleri muhtasar beyannamede tevkif suretiyle kesilen vergiler toplamından mahsup edeceklerdir. 
 
Ayrıca, üç aylık dönemler halinde muhtasar beyanname veren işverenler de her yılın Ocak ayından itibaren asgari geçim indirimi tutarını her ay ücret ödemesi sırasında ücretliye peşin olarak ödeyecekler ve ilgili dönem beyannamesi üzerinde mahsup konusu yapacaklardır.
 
Kaynaklar:
- 193 Nolu Gelir Vergisi Kanunu
- 265 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğ
- Yaklaşım Dergisi